Bölüm -8-

468 139 14
                                    

"Karşılaştığın insanlara karşı açık sözlü olmayı tercih et hep. Bu şekilde davrandığında, yeni tanıştığın insanların bir kısmı uzaklaşma eğilimi gösterir. Bu hepsinden iyidir, arkadaşlık kurup sonradan gideceğine, hiç zaman kaybetmeden gitmesi bir avantajdır." Demişti zamanında Dağra.. Gerçekten de öyleydi. O bana ilk zamanlar çok sert davranmıştı. O günleri hatırlıyorum da, gerçekten bazen ondan nefret edebilecek duruma gelebiliyordum. O kadar sert o kadar duygusuz davranabiliyordu.. Sonra onu tanıdıkça aslen öyle olmadığını anlamıştım. Hayat onu öyle olmaya zorlamıştı.

------------

Güvercin Ada dedikleri yere geldiğimizde, loş ışıklar ile daha güzel aydınlatıldığını gördüm. İnternette birkaç fotoğrafına denk gelsem de, gerçeği daha güzeldi.. Eşsiz ve göz kamaştırıcı...

Dağra buraya gelmeden önce tekelden birkaç bira almıştı. Hepsini kendi içecekse, nasıl geri dönecektik? Sarhoş sarhoş motor mu sürecekti? Bir de arkasında ben varken! Asla. Elinde ki poşeti hızla kaptım. Bana olan bakışından anladığım kadarıyla, ne yaptığıma anlam vermeye çalışıyordu. 

"Versene kızım." Kafamı sağa sola sallayarak reddettim.

"Bunu içip motor kullanmana izin veremem Dağra. Can sağlığım önemli." Büyük bir kahkaha atınca, kaşlarımı çatıp suratına baktım. Gülünecek bir şey söylememiştim. Neye gülmüştü?

"Kolay kolay sarhoş olmam." Birden ciddileşince bende el mahkum vermiştim. -Hey! Yaz dizileri çekmiyoruz burada. Onunla inatlaşacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.- O ilerlerken bende güzel manzaranın fotoğraflarını çekiyordum. Gerçekten kadının dediği kadar güzel ve eşsizdi. Bu fotoğrafları odamda ki, fotoğraf ipine asmak için sabırsızlanıyordum.

Dağra ileride denize karşı oturmuş birasını yudumluyordu. Arka profilden bakınca, anlık bir benzetme yaşasam da çok takmayarak onun yanına bende çöktüm. Oturur oturmaz bana elinde ki birasını uzattı. Suratına anlamsız bakışlar atınca hafif sırıttı ve konuştu. 

"Kullanmayacağını biliyorum. Test etmek istedim. Her insan kaçamak yapmak ister." Omuzlarımı silkip önüme döndüm. O sessiz ve düşünceli bir şekilde birasını yudumlarken, ben de kameramdan çektiğim fotoğraflara göz atıyordum. Gerçekten çok iyi çıkmışlardı. Övdükleri kadar vardım sanırım..

"Güvercin Ada'ya karşı bir tane bira içmek için, neler yaptığımı bilsen gözlerin dolardı.." Kaşlarımı çatarak ona döndüm. Ağzında gevelediği şeyi anlamamıştım. 

"Efendim?" 

"Bir şey yok! Anlamanı beklemiyordum zaten." Hızla yerinden kalkıp ters yöne doğru ilerlemeye başladı. Ben de ona yetişip kollarını tuttum ve olduğu yerde durdurdum. Bana 'ne var' dermişcesine hatta tiksinirmiş gibi bakmasına çok katlanmadan konuşmaya başladım.

"Dağra. Yeter artık." Kelimeleri üstüne basa basa söylüyordum. "Her şeyi, ya da içinde ne varsa kendi kendine halledemezsin. Birilerine ihtiyacın var." Alaycı bir bakış atıp kolunu hızla çekti. 

"Senin gibi küçüklere mi? Hiç sanmıyorum!" Yine hızla yanımdan sıyrılınca, sabır dilercesine gözlerimi kapattım ve bana küçük demesini es geçtim. Tekrar koşar adım on yetişip önünde durdum. 

"Tamam! Küçüğüm. Oldu mu? Üniversite bire giden aptal bir küçüğüm. Sen de çok büyümüş değilsin Dağra! Unutma bunu.. Her insanın içinde hala vardır küçük çocuk hissiyatları." 

"Benim yok!" Gitmesine izin vermedim. 

"Tamam. Geçmişte bir şeyler yaşanmış, ama her insan aynı değildir Dağra." Birden kaşlarını kaldırdı ve suratıma aval aval bakmaya başladı. Beklemiyor muydu yoksa sarhoş mu oluyordu emin değildim. Bu adamın her yaptığı hareket, birbirini tutmadığı için anlamakta güçlük çekiyordum. 

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin