Umut et...
——————
Dağra beni izlerken nasıl gergin olmayayım?
Sucukları doğramış önce yağda iyice kızartmıştım. Sonra yumurtayı kırmış ve üstüne biraz baharat dökmüştüm. Ben acı severdim.
"Sarıları top kalsın. Becerebilir misin?" Kafamla onayladım. "Ya da beceremezsin çekil!" Kolumdan hafifçe itmişti.
"Niyeymiş?" Kinaye ile gözlerimi kıstım.
"Sarıyı çiğ ve top şekilde tutamazsın. Küçüksün daha." Gülmüştü. Gözleri kısılmıştı. Sadece gülüşünü görmek için küçük olduğumu kabul edebilirdim.
"Hala küçük diyorsun."
"Önüme hala bir yemek koyamadınız küçük hanım." Haklıydı.
"Ellerimden almasaydın koyacaktım." Tek kaşını kaldırdı. Gözlerimi ondan çekip yumurtaya baktım.
"Eğer ona su dökersen top kalır."
"Ne? Yumurtaya su dökmek mi?"
"Evet?" Şaşırmış gibi bakıyordu.
"Çekil şuradan." Onu itip elime su bardağını aldım ve bardağın çeyreği kadar su doldurdum. Dağra dahil olmadan olur mu? Olmaz. Elimde ki bardağı alıp yumurtanın içine bodoslama dökmüştü. Tabii sıcak tavaya öyle su dökülür mü? Hayır.
"Lan!"
"Al işte, yaktın yaktın!" Tavanın üstüne kapanabilecek bir tencere kapağı alıp, kapattım. Yumurta su ile iyicene pişerken Dağra beni izliyordu. Ona bakıp hafif tebessüm ettim. O da hemen gözlerini kaçırıp tavanın altını kapattı.
"Ee hadi küçük! Aç kaldık." Ekmekleri alıp masaya oturdum. O da tavayı koyar koymaz ekmekten büyük bir parça alıp yumurtanın sarısına banmıştı.
"Üff!" Ellerini ağzına yelpaze yapınca büyük bir kahkaha atmıştım.
"Sıcak Dağra, az bekle." Kafası ile onaylarken bir yandan da soğuk su içiyordu. Sabırsızdı...
İkimizde bakışarak ve gülüşerek yumurtayı yerken içeri kim girdi dersiniz? Sercan Abi!
"Üff çocuklar bu koku ne böyle!" Dağra ile beraber gülmüştük. Sercan Abi bize fırsat vermeden tekrar konuşmuştu. Bu sefer kızmıştı.
"Dağra! Bu filmin başrolu sensin. İçeride konuklara bir uğurlama bile yapmadın. Bir de Ayla ile oturmuş yumurta yiyorsun! Burası parti evi ne yapıyorsunuz ya!" Sitemli ve sinirli çıkan sesle konuştuktan sonra dışarı çıkmıştı.
"Kızdı patron." Kafamla onay verip elimde ki son ekmeği de ağzıma attım. Dağra ayağa kalkıp ellerini yıkadı. Ben de ekmeğin içi ile tavada kalan yağı çaldım. Tam ağzıma atacakken kulağımın arkasından gelen ses ile donakaldım.
"Teşekkür ederim küçük. Çok güzel olmuş. Su taktiğini bir ara detaylıca anlatmalısın." Son olarak bana göz kırpıp çıkmıştı. Allah'ım kalbim duracak mıydı? Bu hız neydi böyle? Bir ara derken tekrar görüşeceğimizi mi kast ediyordu? Bu Dağra beni öldürecekti. Heyecandan öldürecekti...
Mutfağı kısa sürede toplayıp dışarı çıktım. Parti dağılmıştı. Sadece bizimkiler ve birkaç rap ailesinden insanlar vardı. Sercan Abi beni hepsiyle tanıştırmıştı. Sarp, Samet, Mert ve birkaç kişi daha. Sarp sarı saçları mavi gözleri ile çok yakışıklıydı. Sempatikliği, konuşkanlığı hayata pozitif bakışı her şeyi ile sevilesi biriydi. Samet ve Mert de öyle... Üçü de öğrendiğime göre aynı sokakta oturuyorlarmış. Birbirleri ile komşuymuşlar. Ne güzel.. Sevdiği insanlar ile yan yanaydılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanfictionGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...