Bölüm -19-

395 71 25
                                    

Ailen tarafından sevilmenin her zaman insan üstünde ki önemi o kadar fazladır ki... Annenin saçını okşaması, babanın sırtını sıvazlaması. Bunlar çok güzel şeylerdi. Ama asla benim annem ve babam böyle bir girişimde bulunmamıştı. Onları özlüyordum...

—————
Sabahın ilk ışıkları ile odadan çıktım. Annem yine yoktu. Babam tek başına masada kahve içiyordu. Dün odama girmeden önce dayımın dediği şeyi babama soracaktım. Doğruluğu tartışılırdı. Ama yine de babamdan duymak istiyordum. Böyle bir şeye inanmak güçtü.

Masada karşısına oturdum.

"Hayırdır, erkencisin?" Kafamla onayladım.

"Seni kaçırmak istemedim. Sormak istediğim bir şey var." Babamın bakışından 'yine ne saçmalayacak' düşüncesi geçtiği açıkca belliydi. Gece fazlasıyla aklıma takılmıştı. Berbat hissediyordum. Kayıp bir boşluktaydım sanki...

"Annem ve dayım."

"Başlama yine." Yerinden kalkınca hızla kalkıp kolunu tuttum.

"Onlarla ilgili değil, inan bana." Derin bir nefes alıp tekrar oturdu.  Ellerimle oynamaya başladım. Neyden korkuyordum? Verecek cevabından mı yoksa gerçeklerden mi? Belki de dayım yanlış biliyordu. Bu zamana kadar doğru ne işi olmuştu ki? Bir kere bile yeğenim diye saçımı sevmemişti. Aslında birçok akrabam ile içli dışlı değildim.

"Dayım dün gece, benim üvey olduğumu dedi." Babamın şok içinde bakışlarını gördüğümde kaşlarımı çattım. Doğru muydu?

"Ne?"

"Duydun işte. Anneme dedi aralarında gülüştüler. Doğru mu?" Babamın gözlerinde gördüğüm o bakışlarda doğru olma ihtimali o kadar gerçek geliyordu ki, yutkunmakla yetinmiştim.

"Dayın zırvalamış işte, gerçek değil. Sen benim kızımsın." Babamın gözleri dolmuştu. İlk kez, ilk kez babamı böyle görmüştüm. İyi değildi. Geçmiş onu üzüyordu. Her ne olmuşsa hatırladıkça içinde savaşlar veriyordu. Ayağa kalkıp bana sarıldı. Noldu anlamamıştım ama omuzumda hissettiğim ıslaklık ile şaşkın bakışlar ile babama baktım. Ağlıyordu..

"Kızım." Sitem dolu sesi, ağladığını fazlasıyla belli ediyordu. Babam dışa hep soğuk ve duygusuz dursa da fazla duygusaldı. Annesi öldüğünde günlerce ağladığına şahit olmuştum. O gün demiştim, babam çok duygusaldı. Ne olursa olsun içine gömüyordu. Geçmiş ve gelecek arasında kalmış gibiydi.

Biraz öyle durunca kendini toparlayıp benden ayrıldı ve ses etmeden evden çıktı. İşte böyleydi benim de babam. Önce ağlar sonra hiçbir şey olmamış gibi davranırdı. Aslında çoğu insan öyleydi.

Odama çıkınca elime telefonu aldım. Saat dokuza gelirken ilk kez bu kadar erken uyanmıştım. Uykum vardı. Gece geç gelmiştim bir de üvey meselesi aklıma takılmıştı. Onu da düşünmüştüm. Ama babam öyle bir şey olmadığını söyleyince de fazlasıyla rahatlamıştım.

Can onlarca kez aramıştı. Kesin sarhoşken aramıştı. Hep böyleydi.. Dün bana dedikleri aklıma gelince baya bir sırıtmıştım. Bir baba gibi bana sahip çıkmıştı. Okuturum demişti.. Dışta her ne kadar sarhoş ve umursamaz dursa da, içi çok başkaydı.

Ona geri dönüp açmasını bekledim. Ufuğa vak vak ya da ördek demesi acayip hoşuma gidiyordu. Ona takılması en azından kafasını dağıtmasına sebep oluyordu.

"Ne?" Gözlerimi devirdim.

"Az kibar olur musun?"

"Ya amına koyayım. Daha kargalar bokunu yemeye başlamamış sen beni bu saatte arıyorsun." Yani, bir bakıma haklıydı.

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin