İşinizde her daim iyi olun. Yeni ya da usta olmanız fark etmez. Sizin iş arkadaşlarınızdan tek farkınız, çalışma tarzınız ve yaptığınız işin temizliği olsun ki, dikkat çekilin. Herkes ile aynı düşünmezsiniz, -bir konuda- her daim fikriniz farklıdır bu yüzden hep atılın ve siz kendi fikrinizi de savunun. Ve en önemlisi hep arkasında durun.. Savunduğunuz şey her neyse, her daim arkasında durun!
------
Tam bir hafta sonra küçük bir bar kafede buluştuk - Sanırım 'Cemiyet' diye geçiyor- . Dağra kuliste hazırlığını yaparken bende, malzemelerimi çıkarıp hazırlamaya başlamıştım. İlk çekimim değildi ama, konser çekimim ilk sayılırdı bu yüzden heyecanlı sayılırdım. Dağra, -sahne adıyla Stabil- fazla ünlü olmadığını düşünmüştüm. Bunu düşünmemin nedeni, konser vereceği yerin fazlasıyla küçük olmasıydı. Etrafta ki masaların ve sandalyelerin kaldırılmasıyla fazlasıyla yer açılmıştı ama, hala geniş değildi.
Biz hazırlanırken zaman da fazlasıyla geçmişti. Konsere saatler kala kulise gitmeye karar verdim. Uzun koridorlar sonunda kulis yazan kapıya geldim ve durdum, derin nefes alıp içeri girdim. Dağra ile konuşmaktan fazlasıyla çekiniyordum. Çok mesafeliydi ve asla konuşmuyordu. Gerektiğinde bile..
İçeri göz gezdirdiğimde burada olmadığını gördüm. Saatler içerisinde nereye kaybolabileceğini düşünmeye başladım. Beni burada yalnız başıma bırakıp gideceğini sanmıyordum, ama ruh hastasıydı yapardı.. Gittiğini her ne kadar en sonunda düşünmeye başlasam da en sonunda, balkon tarzı bir yerde oturup, dışarıyı izlediğini gördüm. Yavaşça kapıdan süzülüp beni fark etmeden, boynumda ki kamerayı yüzüme yaklaştırdım ve arkasından onu çektim. Muhtemelen fazlasıyla iyi çıkmıştı ama, bunu ona söylemeyecektim. Belki sosyal medyada paylaşıp prim kasardım, ha? -Medya da çektiği fotoğraf!-
"Ne zaman orada dikilmeyi keseceksin küçük?" Dağra'nın sesiyle irkildim. Sanki o görecekmiş gibi omuzlarımı silktim.
"Sana bakmıştım, o kadar." Kafasını hala bana çevirmemişti. Nasıl bu kadar mimiksiz durabiliyordu hayret ediyordum. Fazlasıyla duygusuz, hayli de yorgun gözüküyordu. Dışarıya yansıtmadığını da fark etmiştim ama, bazen hafifçe sesini düzelttiğini görüyordum.
"Terk edebilirsin burayı." O konuşmasa dikildiğimi fark etmeyecektim. Derin bir nefes alıp, olduğum yerden hızlı adımlarla ayrıldım ve kendimi binadan dışarı attım. Çoğu hayran erkenden gelmeyi seçmişti. Genelde erken gelenler, müzisyen ile ya da oyuncular ile fotoğraf çektirebiliyorlardı. Ama Dağra'nın fotoğraf çektireceğini hiç sanmıyordum. Onların hareketliliğini es geçip, binadan uzaklaştım. Konsere daha çok olduğu düşüncesiyle, ellerim ceplerimde gezintiye çıktım.
Cemiyet'den - kafeden - uzaklaşalı fazla olmamıştı ama hava kararmıştı. Bende tekrar aynı hızla, oraya döndüm. Dağra her çalışanına mı böyleydi, yoksa bana mı farklı davranıyordu bilmiyordum. O zaman sadece bana farklı davranma düşüncesi beni güldürmüştü. Şu an ise, onun asla değişmeyeceği, ne kadar istese de hep ketum kalacağına kendimi inandırmıştım..
Dakikalar kala, herkes yerini almış ve sahneye sunucu çıkmıştı. Ben sahneni karanlık tarafında boynumda kamera,-Hayranları gibi- Dağra'yı bekliyordum. Sunucu birkaç alkış ve sevinç nidaları topladıktan sonra Dağra'yı sahneye davet etti. Spot ışıkları teker teker yanarken, bir yandan da Dağra yavaş adımlarla sahneye çıkmıştı. Genç kızların çığlıkları, yüzümü buruşturmaya yetmişti. Bu neydi böyle? Badboy sevdalıları felan mı? Tamam Dağra yakışıklıydı -fazlasıyla- hakkını yemeyelim ama, yaptığı iş ve sergilediği tavır asla bir badboye benzemiyordu.
"Teşekkürler." Dağra küçük bir ses denemesinden sonra, DJ kabinine işaret yolladı ve onun işareti ile beat çalmaya başladı. Sahnenin arkasında kocaman bir 'Stabil' yazısı her yeri ışıtmaya yetiyordu. Dinleyenler, telefon flaşlarını açmış şarkıya eşlik ediyorlardı. Boynumda ki kamerayı yüzüme yaklaştırıp yere çöktüm ve Dağra'nın en uygun anında üç-beş tane fotoğraflarını yakaladım. Spot ışıkları ile güzel çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanfictionGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...