Sustuğum her gece bak çiçekler soluyor,
Çiçeklere kıyma...Geçtiğim yolların izleri kayboluyor,
Siyah bir yağmurda...Aldığım her nefes kalbimize doluyor,
Acı ve zamanla...Sen uyurken uzakta bir adam ölüyor,
Onu hiç unutma...******
Kızıl saçlı kadına ben bakarken, Dağra'nın gözleri aradaki gerilimi anlamış gibi aramızda mekik dokuyordu. Boğazını temizledi."Dağra?" Kızıl saçlı kadın beni, Dağra'ya sormak adına ismiyle seslenmişti. Dağra hiç istifini bozmadan yanıma gelip, elini belime koydu. Beni takdim eder gibi bir hali vardı.
"Ayla. Sevgilim.." elini kızıl kadına uzattı. "Didem, kameramanım." karşımdaki kadın kaşlarını çatıp Dağra'ya baktı. Ben hala ona bakıyordum. İnkar etmek ister gibi bir hale bürünmüştü. Yine de ses etmeyip, gülümsedi.
"Evet. Yeni kameramanıyım." gözlerimi kıstım.
"Memnun oldum."
"Sana buraya gelmeden önce beni aramanı söylememiş miydim?" kadın kafasını eğdi.
"Evet patron ama acildi." Dağra ile Didem, yukarı kata konuşmak için çıkınca bende koltuğa oturdum. Ben kameramanı olarak evine bile haftalar sonra gelmiştim Dağra'nın. Ama beyfendinin yeni elemanları kapısına geliyordu. Garip...
Kadını daha önce restorantta görmemin başka bir nedeni olmalıydı. Belki beni tanıdığı için göz kırpmıştı. Bilmiyordum. Patronunun sevgilisiydim sonuçta. Tanıması olağandı, ama göz kırpması. Fazla ilgi çekiciydi... Kapı çalınca ayağa kalkıp kapıya gittim. Dağra gelmiyordu. Bende açtım. Yemekler gelmişti. Parayı ödemesi için Dağra'yı çağırmaya karar verdim.
****
Kadın sırıttı. O Ayla denen hastayı burada beklemiyordu. Aslında kendi de gelmeyecekti ama bir anlık gelmişti. İyiki de gelmişti."İyi kıvırdın Dağra. Ama gerçekler er ya da geç çıkar." Dağra sigarasını yaktı.
"O gerçekler çıkınca, her şey bitmiş olacak kızıl. Emin ol, gerçekler ben istemediğim zaman çıkmaz." kadın sırıttı. Biliyordu. Dağra zeki, kurnaz, ve yakışıklıydı. İstediği her şeyi yapabilecek yeteneğe sahipti. İntikam alırken bile, ayrı bir havası vardı.
"Haberi var mı?"
"Neyden?"
"Öleceğinden.." Dağra sırıttı.
"O ölmeden ben öldüğümü hissediyorum. Bu hiç iyi değil kızıl." kadın kaşlarını çattı.
"O ne demek?"
"Kafanı yorma."
İkiside bşr müddet sustu. Kızıl saçlı kadın, karşısında sigara içen adama dikmişti gözlerini. Uzun saçları, sakalları, yüzüne vuran güneş sayesinde belli olan ince kirpikleri... Nefes kesici bir adamdı. Kızıl kadın kaşlarını çattı. Neden böyle düşünüyordu? Ona aşık olması mümkün değildi. Bir intikam planı için karşısına çıkmıştı. Eğer ona aşık olursa, odakalanamzdı.
"O kadını öldüreceğim..." kendi içinden kinle tıslamıştı. Dağra'nın duymamış olmasını dileyerek. O kadının böyle bir adama sahip olmasını konduramıyordu. Ya şanslıydı, ya da gerçekten kader bir oyun oynuyordu. Ama sonunda biliyordu. Bu oyun sonunda bu adam, onun olacaktı. Sorun şurdaydi ki, Dağra az önceki dediğini duymuştu. Dişlerini sıktı. Kendisinden habersiz kuş uçmasını istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanfictionGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...