Bölüm -6-

483 145 47
                                    

'Küçükken büyümeyi isterdim. Şimdi ise ölmeyi...'

Üstüne üstüne gittiğimiz şeylerin sonunda, ya iyilik vardır ya kötülük.. Ailelerimiz hep der ya, '-İnat etme senin için iyi değil..' Evet. Kendin için neyin iyi olup olmayacağını az çok biliyorsundur ama bu zaman kadar deneyimlemiş, bilmiş insanların da sözlerini kulak ardı etmemeliyiz.. Onlar çok biliyor diye düşünmeyin. Evet biliyorlar ama boş bilmiyorlar.. O yüzden bir de onlar gibi düşünüp hareket etmeyi deneyin..

-------

Ne oluyor biliyor musunuz? Hayat önce ağlatıp sonra güldürüyor. Bunu yaşadım. Eğer ayak uydurmazsanız gidişata, yuvarlanırsınız. Bu da beklemediğiniz şeylere yol açar ve canınızı acıtır. O yüzden, hayata ayak uydurmanız gerekir.

Son bir haftadır, Dağra ile fazla karşılaşmıyorduk. Aslında olması gereken de buydu. İnadına burada duracağımı göstermiştim ve tek ses etmemişti. Beklemiyordu biliyordum ama her ne olursa olsun bu işte durup o diğer çalışanları gibi olmadığımı kanıtlamak istiyordum. Yapacaktım da! Çocuk aklı değildi, ya da bir hırsla yapılmış bir şey de değildi. Sadece her insanın aynı olmadığını göstermek istiyordum.

Dağra'nın 'Kovala' isimli çıkacak filmi için haftada üç kere sete gidiyordum. Hande Soral, o günden sonra sadece bir kere, düşünüp düşünmediğimi sormuş, bende hala düşündüğümü söylemiştim. O da fazla üstüne düşmemişti.

Sette tanıştığım bir diğer isim de, Melis Sezendi.. Dağra'ya platonik ve rap sözleri yazan bir karakteri oynuyordu. Dağra'nın ilk işi olmasına rağmen, iyi rol yapıyordu. Melis Sezen ya da Hande Soral gibi profesyonelce olmasa da.. Bir de rap piyasasında olan birkaç isimle daha da tanışma fırsatım olmuştu. Aralarında en samimi gelen Ufuk Yıkılmaz'dı. -Rap camiasında, Şehinşah olarak tanınıyordu.- Fazla cıvık değildi ama, Dağra ya da Ege gibi değildi. -Ege, Patron olarak bilinir.- O yüzden onunla fazlasıyla iyi anlaşmıştık. Kendi çekimleri olmadığı zaman, beraber kahve içerek sohbet ederdik. Dışarıdan duyduğum söylentilere göre, kızlara fazla düşkünmüş. -Hatta karısını bile aldatmış.- Yine de bu sonuç beni fazla etkilemedi. Adamın sohbeti güzeldi bir kere...

Film'de fazlasıyla iyi sahneler vardı. Yani oturup izlemeye karar veren, hem rapçileri tanır hem de bu işlerin nasıl olduğunu öğrenebilirdi. Tabii, bizim gibi yakından çekimleri göremese de gördükleri kadarıyla... Çekimler fazlasıyla eğlenceli geçiyordu. Boynumda taşıdığım kamerayla, arada güzel anları çekebiliyordum. Bu da işin en güzel yanıydı aslında..

Günün son sahneleri de çekildikten sonra Ufuk, hep beraber yemek yemeği teklif etti. Oyuncu kadrosunun çoğu kabul etmişti lakin biri itiraz etti, bilin bakalım kim? Dağra! Her zamanki gibi kabul etmemişti.

"Niye abicim? Güzel bir yemek yiyeceğiz işte."

"Olmaz kardeşim. Ayaz'a sözüm var hem, o ayyaş da oradaysa kafama silah dayasan gelmem." Kaşlarımı çatıp suratına baktım. Ayaz kimdi?

"Can'a ayyaş demeyi bırak. O da keyfinden içmiyor. Ayaz'ı da çağır işte, hem tanışırız hem de karnımızı doyururuz fena mı!" Derin bir nefes aldıktan sonra cebindeki iphoneyi çıkardı. Ulan şu adamlar kadar elimiz iyi telefon görmedi he! Bir de sorsan işler kötü derler..

"Tamam."

"Harika! Sen kameramanını motorunla getirirsin, anca sığarız." Ne! Dağra ile beni aynı motora bindirmek mi? Anlamsızca Dağra'ya baktım. Ona sorun teşkil ediyor gibi durmuyordu. Onaylamıştı birde. Güzel. Ona sorun etmiyorsa bana da etmemeliydi, yani kendimde öyle düşünüyordum. Ufuk ve diğerleri binip hızla yanımızdan uzaklaştılar. Motorun nerede olduğunu bilmediğim için, yürüyen Dağra'yı takip etmeye karar verdim. Hızlı adımlarla ona yetişmeye çalışırken, birden durunca istemsizce ona çarpmıştım. Ne olmuştu şimdi?

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin