- Medya: Dağra'nın annesi. :)
Hayatta size her zaman yol gösterecek, akıl verecek birilerini olması gerekir. Kim olursa olsun. Arkadaş ortamında akıl veren olur, aile içinde akıl veren olur.. Kim olduğu önemli değil. İsterse düşmanınızın bir yakını olsun. Önemli olan size akıl verip, doğru yola sokmasıdır. O kişiden emin değilseniz bile, size sunduğu fikirleri aklınızda ölçüp tartın..
----------
Fotoğrafçı olmanın güzel yanlarından biri de, şehir şehir gezme imkanlarıdır.. -Tabi çalıştığınız işe göre.- Benim de önüme böyle güzel bir imkan çıkmıştı. 'Kovala' filmi için, Kuşadasın'a -Aydın'a.- gidecektik. Orada hem gezecek hem de filmin sahnelerini çekecektik. Açıkçası çok merak ediyordum. Dağra ile çalışmaya başladığımda, onu araştırmış, sosyal medyada ki konumunun ne olduğuna bakmış, birkaç parçasını dinlemiştim. -Açıkçası fazla iyiydi...- Her neyse... Doğduğu yere kadar bakmış, bir o kadar da imrenmiştim.. Denizli ve güzel bir yerdi.
Şimdi ise gitme fırsatı ayaklarıma kadar gelmişti. Erkan her ne kadar okulumu bahane edip gelmememi söylese de, reddedip onu ikna etmiştim. O güzel yeri kaçıracak göz yoktu bende.. Bunun için, yola çıkmadan önce annemleri aramaya karar vermiştim. Keşke aramasaydım. Önüme taş koymuşlardı..
"Hayır! Okulun varken oraya gidemezsin Ayla. " Onunla küçük bir tartışma yaşayıp, telefonu kapatmak zorunda kalmıştım. Neticede ne derlerse desinler, gidecektim. Hem annemin, benim böyle yerleri sevdiğimi bilmesi gerekiyordu. O yüzden en sonunda gideceğimi tahmin edecekti.
Ertesi gün dört araba -bir de set karavanı ile- yola çıkmıştık. Ben, Erkan, katlanılmaz Dağra ve Melis Sezen ile aynı arabadaydık. Gerçekten katliam gibiydi. Ben önde Erkan ile, Dağra da arkada, Melis ile oturuyordu. En azından yüzünü görmek zorunda kalmıyordum. Onu gördükçe moralim bozuluyordu. Duvar gibi suratı vardı. Mutlu olanı bile, mutsuz edecek cinsten...
"Bu seninle son birkaç günüm Ayla." Kaşlarımı çatıp Erkan'a baktım. Ne demek son günüm? İşten mi çıkıyordu? Yoksa! Ben mi işten çıkarılıyordum? Hayır hayır! Şu an olmazdı...
"Size karşı ayıbım mı oldu?" Hafif tebessüm etti Erkan. Cevap vermesine müsade edilmeden ses geldi.
"Seni çıkarmıyoruz Ayla. Erkan gidiyor.." Dağra sohbete dahil olunca gözlerimi devirmeden edemedim. Her yerde çıkıyordu..
"Neden?"
"Ben zaten geçiciydim Ayla. Asıl menajer Sercan. Onun acil izine çıkması yüzünden benden rica etti bende kıramadım. Oraya gittiğimizde tanışacaksın." Kafamı onaylar şekilde sallayıp, önüme döndüm. Melis ve Dağra'nın filmde çok şey paylaşmasına rağmen çok az diyaloğa girmeleri gözümden kaçmamıştı. Aklıma gelen düşünceyle sosyal medyaya girip Dağra'nın hesabına baktım. Takipler kısmına girdim. Melis Sezen'in ismini yazar yazmaz olmadığını gördüm. Takip etmiyordu... Kendini bu kadar yüksekte mi görüyordu? Neden bu kadar egoluydu? Sette o kadar şey paylaşıp, bir sosyal medyada takibi çok mu görüyordu? Bu Dağra'ydı işte.. Her zaman kendi bildiğini, kendi istediğini yapıyordu. Ona neden diye soramazdın..
Aydın'a saatler sonunda vardığımızda, merkeze gitmeden direk olarak Dağra'nın evine sürdüler. O kadar şaşırmıştım ki tek kelime etmemiştim. Dağra'nın evine, büyüdüğü o yere, küçüklüğüne gidiyorduk. Fazlasıyla merak ediyordum. Annesi ile tanışma fırsatı, ilk stüdyosunu görme şansı... Allah'ım heyecandan ellerim titriyordu. Neden bu kadar heyecanlanmıştım bilmiyorum ama, sanki Dağra'nın saklı tuttuğu o küçüklüğünü keşfedecekmişim gibi hissediyordum. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Heyecanlanmam normal miydi? Patronumla neredeyse bir aya yakın çalışıyordum ve onun hakkında internette yazandan fazlasını bilmiyordum. Şimdi ise ayağıma büyük bir fırsat gelmişti. Dağra'nın küçüklüğü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanficGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...