Bölüm -29-

429 75 53
                                    

-Her şey rüya olsaydı...-

"Her şey birer yalan olsaydı?"

------------

Can'ı doktorlar hastaneye yatırmaya karar vermişlerdi. Can'ın ailesinden ablası burada olduğu için onunla konuşmuştum. Can'ın durumunu o da biliyordu ve bana yardım edecekti. Can ihtiyaç duyduğu için değil, her şeyi unutmak için içmişti. Onu bir gün sonra uyanık görme fırsatımız olmuştu. Bana kırgın bakışlar atsa da, kriz geçirdiğinde bana zarar verip vermediğini sormuştu. Ona 'hayır' cevabını vermiştim. O bana istese de zarar veremezdi. Bugün daha iyi anlamıştım.

Dağra parçasını yayınladıktan sonra, dinleyip yorumlamam için beni aramıştı. Ben Can'ı sakinleştirmeye çalışırken ve hastanedeyken ona yanıt verememiştim. O da sinirlenmiş ve geri aramalarıma cevap vermemişti. Ben öyle umuyordum.. Sonra Ufuk'tan haberi alıp, Ayaz ve Dağra hastaneye gelmişlerdi. Dağra ile çok konuşmamıştık çünkü ben hem Can ile ilgileniyor hem de doktoru ikna etmeye çalışıyordum. İffet Abla ile -kendisi Can'ın ablası olur- doktora ne kadar dil döksek de, doktor bildiğinden şaşmıyordu. O yüzden zoru kullanmaya karar vermiştik.

Ben doktora, önce sakin bir dil ile daha önceden kullanmadığını, anlık gelen sinirle aldığını söylesem de yine sonuç alamamıştım. Sonra eğer Can'ı yatırırlarsa bir hastaneye, bende zorla kullanıp kendimi yatırtacağıma hatta şikayette bulunacağımı söyledim. Doktor ciddiyetimi yavaş yavaş anlamış olacak ki sonradan yumuşamış, üst taraflar ile konuşacağını söylemişti.

Can'ın yanına oturmuş ona bakıyordum. Bana bakmak haricinde her yere bakıyordu kendisi.

"Daha iyi misin?" Derin bir nefes çekti. Bıkkınlıkla..

"Ölümden dönmedim Ayla, abartma. İyiyim işte. Ayrıca seni sevgilin nasıl saldı da geldin buraya?" Sorgular bakışlar atarken, sandalyemi ona doğru çekip yaklaştım. Elimi koluna koyup teselli verircesine okşadım.

"Ona dostum olduğunu, iyi niyetli birisi olduğunu söyledim. Başta kabul etmese de, zorunda kaldı. Ben asla ikinizi de bırakmam." Gülümsedi. İçten bir gülümsemeydi bu..

"Teşekkür ederim."

"Teşekkür etme Can. Sende kötü olduğumda yanımdaydın. Hangi arkadaş, arkadaşını kaçırıp okutmayı düşünür ki?" Gülüştük.

"Hatırlatma onu Ayla. Saçmalamış olabilirim ama ciddiydim." Tebessüm ettim.

"Sen sarhoşken bile daha ayıksın." Kafasını salladı. Uyuşturucunun etkisinden çıkmıştı. İçki de içmediği için şu an gerçekten ayık sayılırdı. Ona doktorla olan konuşmamdan bahsettim. Baya komiğine gitmiş olacak ki kahkaha atmıştı.

"Delisin kızım sen."

"İşimiz doğru yolda gitmek, şaşmamak Can." Birkaç saat daha yanında durduktan sonra onu dinlenmesi için yalnız bıraktım. Acıkmıştım. Bu yüzden kantine inip kendime tost yaptırdım. Can'ın koridoruna gelip duvar kenarına oturdum. Tostumu keyifle yerken Dağra'nın geldiğini gördüm. Yine, deri ceket, gözlük, ve endam.. Bu adam bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydı? Gözlerimi hemen ondan alıp karşıya diktim. Ağzımdaki lokmayı yutup hafifçe öksürdüm. Etkilenmiştim. Yine yeniden...

"Afiyet olsun." Hafif tebessüm ettim. Tek elini tostumun bulunduğu elimin bileğine koyup tostu ağzına götürdü. Isırırken bıyıkları yukarı kalmıştı ve çok sevimli bir görüntü oluşturmuştu. Gülmüştüm. "Imm, lezzetli. Domates, salam, ketçap bir daha bir şey var ama çıkaramadım. Tadına bakarsam çıkarırım sanki.." Tekrar ısırdı. Ben onu keyifle izlerken ağzındakini yuttu. "Yok çıkaramadım. Ama başka şekilde bakarsam, kesin çıkarırım." Ben ona sırıtarak bakarken, boynumdan çekip, dudağımdan öptü. Gözlerim kocaman açılırken o geri çekildi.

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin