Her insanın kendini anlayacak birilerine ihtiyaç duyması ne kadar saçma değil mi? Oysaki yalnız kalan insan, kendi başına bir şeyler yapabileceğini düşünür. Aslında kimse, tek başına bir şey başaramaz. Kendini öyle inandırır sadece. Kendimizi kandırırız yine, birçok konuda. Sevdiğimizin bizi sevdiği konusunda, bir işi iyi yaptığımızda, aslında inanmak istediğimiz şeylere inanırdık. Gerçeklere değil, olmasını istediğimiz şeylere..
-----------
Nefes almayı unutmuştum. Belki alıyordum ama farkında değildim. Dağra'nın son sözleri kulaklarımda yankılanıyordu. Nefesi yüzüme çarpıyordu. Öpmesini diledim yavaşça. İçimden yalvardım ona. Öpmesi için ona yalvardım. Ne kadar zamandır öpmek için hayaller kurarken, şimdi aramızda santimler vardı. Gözleri dudaklarımdayken ne kadar düzgün düşünebilirdim? İtemiyordum. Çünkü seviyordum. Bana olan yakınlığını, verdiği sıcaklığı, nefesini, kokusunu...
"Ayla!" Can'ın sesi ile ayıldım. En son kalan gücümle Dağra'yı ittirip Can'ın yanına gittim. Dağra yüzünden Can'ı unutmuştum. Aptal kafam! Hızla gidip ona sarıldım. Can kollarını hemen belime dolarken ağzında bir şeyler geveliyordu.
"Sana demiştim keşke o zaman dövseydim!" Can'dan ayrıldıktan sonra ona baktım. Sarhoştu ve gözleri kızarmıştı.
"Sorun yok. Bitti gitti, artık gidebilir miyiz?" Az önce ağlayan ben, Dağra yüzünden ağlayamıyordum bile. Hala etkisindeydim. Can kafasını sallayıp yürümeye başladı. Arkama dönüp Dağra'ya baktım. Duygusuzca bana bakıyordu. Az önceki duygulu gözlerinden eser yoktu. Çift kişilikli miydi? Hastaydı. Gerçekten hastaydı. Ama onu böyle bırakmak istemiyordum. Sarhoş hali ile motor kullanabilir miydi bilmiyordum.
"Hadi Dağra, seni de bırakalım." Yutkundum. Hiçbir şey demeden yanımda geçip Can'ı takip etti. Berbat hissediyordum. Sanki az önce bana yaklaşan o değilmiş, o sözleri kullanmamış gibi gitmişti. Duygusuz, sert ve boş. Ne kadar garip biriydi. Sanırım onu asla çözemeyecektim.
Arabada Ufuk hariç herkes somurtuyordu. Ufuk da yarın Atlas ile kalacağı için sevinçliydi. Ceyda nasıl ettiyse, izin günleri harici ilk kez izin vermişti. Ona hak versem de Can dayanamayıp kızmıştı.
"Pişmiş ördek gibi sırıtma lan!"
"Sanane lan."
"Zaten ördeksin amına koyayım, kime ne anlatıyorsam!" Kimse konuşmamıştı sonra. İlk beni evime bırakmıştı. Can benimle beraber arabadan inip kapıya kadar geçirmişti. Korkuyordu. Can beni fazlasıyla önemsemişti. Onu seviyordum. Gölgesinin olması bile, benim için mutluluk sebebiydi.
"Dikkatli ol." Kafamla onaylayıp ona sarıldım. Sonra içeri girdim. Arabada Can binince hızlıca hareket etmiş ve sokaktan ayrılmıştı. Kimseye bir şey demeden mekandan ayrılmak iyi olmamıştı. Kızlar aramıştı. Merak etmişlerdi. Onlara Ufuğun anlatacağını varsayarak es geçtim ve odama çıktım. Kendimi yatağıma attığımda Dağra'nın dediği şeyleri düşünüyordum. 'Sana aşık olma demiştim ya, yaptığımı da yapma tamam mı?' Bu ne demekti? Eğer aşık olmamı istemiyorsa o imkansızdı çünkü çoktan olmuştu. Yaptığımı yapma ne demekti? Aşık olmamak olumsuzdu. Yaptığını yapm- Hassiktir! Ayağa fırlamıştım. Dediğini anlamak uzun sürmüştü.
Dağra bana aşık mı olmuştu! Yok artık!
Oturup tekrar düşündüm. Hemen sevinmek istemiyordum ama dediği şey başka kapıya çıkmıyordu. Aşık olmamı istemiyordu. Yaptığını yapmamı da, istemiyordu.. İkisini de istemiyordu ve bu durumda ikisi de aynı şeye çıkıyordu. Dağra sanırım bana aşık olmuştu! Kocaman çığlık atıp etrafımda dönmeye başladım. İnanamıyordum! İnanamıyordum! Şurada çığlık çığlığa sevinçten her yeri dağıtabilirdim. O kadar çok sevinmiştim ki, annemi bile arayabilirdim. Gidip Dağra'ya itiraf bile yapabilirdim. Melis'e koşarak kafamı gömebilirdim! Allahım! O kadar mutluydum ki, hemen kızları ortak olarak aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanfictionGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...