Gelelim en önemlisine, yaptığın seçimlerin sonunda asla pişman olma! Eğer pişman olursan, kendin ile savaşırsın. Bu da senin hayatını fazlasıyla etkiler. Ne seçersen seç, her daim senin için iyi olacağını düşünerek seç. Asla pişman olma! Ne istediklerin için, ne de yaptıkların için!
--------
Seçim yapmam gereken zamanlarda hep, bunun sonunda ne olacağını düşünmüşümdür. Beni ne kadar etkileyeceği, ya da geleceğimi ne kadar güzelleştireceğini... Hayatta bazı yaptığımız şeyler, bize iyi sonuçlar vermeyebilir. Önemli olan o seçimlerden sonra, kendimizden emin kararlarımızın arkasında durmamızdır. Kendimize sormamız gereken önemli sorulardan birisi de şudur: Yaptığın için pişman mı olmak isterdin, yoksa yapmadığın için mi pişman olmak isterdin?
Çok kritik bir soru gibi dursa da, üzerinde biraz düşününce cevabının kendimizde saklı olduğu her zaman açıktır. Yapıp pişman olmak: deneyimlemektir. Yapmayıp pişman olmak ise, geç kalmış olmanın verdiği üzüntüdür. O yüzden, seçimlerimiz de en önemli olan bunlardır. Şahsen gerisinin boş olduğuna inanıyorum...
Şimdiki zamana dönecek olursam; hayatımda şimdiye kadar en önemli fırsat şu an kendisi tarafından bana sunulmuştu.. Ünlü bir oyuncunun kameramanı olmak! Gerçekten iyi bir fırsattı. Ben bunu doğru kullanabilecek miydim? Aklımda ki en büyük sorulardan biriydi. Şu an elimde iyi bir iş vardı lakin, ünlü bir oyuncunun bana daha fazla fırsatlar sunacağının da bilincindeydim.
Dağra gibi bir kasıntı ile çalışmak ve Hande Soral ile çalışmak.. İkisi arasında dağlar vardı. Nereden nereye diye düşünmüştüm. Evet bu fırsat bir daha çıkmazdı, belki Dağra'dan sonra daha iyisini de bulamazdım ama, kabul etmeyecektim. Dağra'yı çözmek isterken, beleş konserlere girme hakkına sahipken, Hande Soral'ın teklifi cazip gelmemişti. Yine de kibar bir dille reddedip, şu an ki işimde devam edebilirdim...
"Kabul edemem Hande Hanım. Şu an ki işimden memnunum, hem onları da yüzüstü bırakmış gibi olur." Dağra elinde ki telefonla ilgilenirken, birden kafasını kaldırmış bana bakıyordu. Gerçekten teklifi kabul edeceğimi mi düşünmüştü?
"Hemen reddetme Ayla. Düşünmeni istiyorum.." Derin bir nefes alıp, kafamı hafifçe onaylar şekilde salladım. Hande Soral'ın yüzü rahatlamış şekilde tebessüm ederken, Dağra'nın suratı garip bir biçimde donuk duruyordu. Sanırım benden bunu beklemiyordu. Teklifi kabul etmemi mi düşünüyordu? O kadar mıydım yani? İyi bir fırsatta başka kollara koşacak, onu ortada mı bırakacaktım? Sanmıyorum.. Ben işimi tam olarak bitirmeden, onlar beni kibarca kovmadan bu işten çıkmayacaktım..
Uzun saatler sonunda setten ayrılmıştık. Erkan, bir yerde bir şeyler içmeyi teklif edince kırmamıştım. Dağra her ne kadar kabul etmese de, sonunda ikna edip onu da peşimizden sürüklemiştik. Deniz kıyısında küçük bir kafede oturup kahveleri sipariş etmiştik.
"Gerçekten çok şaşırttın beni Ayla. Bir an kabul edeceksin sandım." Hafif tebessüm ederek kafamı sağa sola salladım.
"Hayır Erkan Bey.. Ben hiçbir işimi yarım bırakmam. Bunu da bırakmadım. Siz beni işten çıkarana kadar daha buralardayım."
"Yani seni şimdi işten atsam, Hande'ye mi koşacaksın?" Dağra'nın ciddi sorusuyla az gerilsem de, boğazımı temizleyip cevabını verdim.
"İş hayatında, en iyi fırsatları her zaman değerlendirmelisin Dağra. Yoksa asla olduğun konumdan, ilerisine gidemezsin." Kafasını onaylar şekilde sallayıp bana bakarak kahvesini yudumladı.
"Neden teklifi kabul etmedin ki?" Kaşlarımı çatıp cevap verdim. Tabi yarısında sözümü kesmeseydi.
"Çünkü-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanfictionGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...