'Şurda bir yerde küçük de olsa bir umut vardı.'
Her zaman yapacağın işler sonunda, tutunabileceğin bir umudun olsun. Pes etme demiştim ya önceden? Orada çok haklıydım... Eğer başarırsan, umudum vardı, azmim vardı başardım de. Sen kimseye özenme, herkes sana özenip, imrensin.. Verdiğin mücadeleye, hedeflerine, umutlarına.. Asla arkanı dönme, ve sana benden bir tavsiye daha yardım etmek için eğilme, çünkü yardım etmek için eğilirsen oğlum; insanlar fırsat bilip üstüne tırmanırlar...
-İmkansız dediklerinin, bir gün karşında eğildiğini göreceksin.-
-----
Dağra ile ilk gün ki gibiydik hala. Birkaç laftan sonra, konuşmuyorduk. Bu duruma da dur demem gerektiğini biliyordum ama, konuşmaya çekiniyordum. Bilmiyordum. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi.. Sadece konserlerde birkaç kelime konuşur, sonra hiç tanışmamış gibi suspus olurduk. Ona yaklaşma yollarını her gün, fazla fazla kafamda dolandırırken bir yandan da geceleri ortaya çıkan bandanalı adam düşündürüyordu. Bu yüzden, okula fazla veremesem de kendimi, artık toparlanmam gerektiğini biliyordum.
Oturduğum yerden kalkıp, son bir düşünceyle odama yürüdüm. Üstüme boğazlı beyaz kazak geçirip, diz kapağı yırtık bir pantolon taktım. Anlık kararlar alarak, fazla hata yapmazdım ama kesinlikle büyük bir hata olduğunu biliyordum. Üstüme toprak rengi bir kapşon geçirip hızla dışarı adımladım. O'nu nerede bulacağımı bilmiyordum ama, Erkan'ı ararsam belki nerede olduğunu söyleyebilirdi. -Ki doğru tahmin etmiştim. Erkan bana istediğimi vermişti.-
"Kendisini nerede bulacağını söyleyebilirim. Ne yapacaksın?"
"Çektiğim fotoğraflardan birinde, dikkatimi çeken garip bir şey var. Onu göstermem lazım." Karşıdan onaylar ses gelince, nerede olduğunu kısa sürede öğrenmiştim. Taksiye atlayıp olduğu yeri tarif edip arkama yaslandım. Benim olduğum semtten biraz da olsa uzaktı ama kafama eseni yaptığım için, olayın bu tarafını hiç düşünmemiştim. Ne kadar tutacağını kafamda tartarken, şoförün sesi ile şimdiki zamana döndüm. Ücreti öğrenince derin bir nefes çekip ödedim. Beklediğim gibi çıkmamıştı en azından..
Taksiden inip etrafa göz attığımda, buranın dizi setlerinden farksız olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Dağra, oyunculuk da mı yapıyordu? Benim kameramanı olarak neden haberim yoktu? Bir de haftalardır çalışıyordum. Bu durumu sonra Erkan'a sormaya karar vererek, setin merkezine doğru ilerledim. Etrafta koşuşan çalışanlar, birkaç tanıdık yüz vee.. Hande Soral! Ee yuh derim artık! Yuh boşverin be, kelimeler kifayetsiz! Küçükken hayranlıkla izlediğim kadın, şuan karşımda Dağra ile muhabbet ediyordu! Mükemmel bir duyguydu.. Acaba bir fotoğraf çektirmeme izin verir miydi? Ya da şöyle deyim, küçükken imkansız dediğim şey şu an çalıştığım adam ile yanyanaydı! Hayranlıkla ona bakarken, beni fark etti. Uzun uzun bakmam sanırım onu rahatsız etmişti.
Onun bakmasıyla tabiki Dağra'nın da dikkatini çekmiştim. Acaba üstümde bir şey mi vardı? İlk kez Dağra bu kadar uzun bakmıştı da.. Ben bile şaşırmıştım. Belli etmeyerek sessizce yanlarına yaklaştım. Hala içimde bir yerlerde, çok büyük heyecan vardı.
"Bu kim?" Hande Soral beni sordu. Şuraya düşüp bayılabilirdim. Ama Dağra'yı da zor duruma düşürmek istemediğimden belimi dikleştirdim ve soğukkanlılığımı koruyarak ellerimi uzattım.
"Ben Ayla. Dağra Bey'in, kameramanı.. Sizin tabirinizle, fotoğrafçısı." Hafif kaşlarını kaldırıp, ellerini uzattı.
"Ben de Hande. Tanıyorsundur belki, oyuncuyum." İnanamıyorum! Hande Soral ile az önce el sıkıştım. Ve Hande Soral, bana kendini takdim etti. Hala inanamıyordum. İmkansız olarak gördüğüm, - kendime inandırdığım- olay şu an yaşanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanfictionGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...