Bölüm - 36 -

297 73 45
                                    

Dağra elindeki sigaradan bir nefes daha çekti. Düşünüyordu.

"Kadere inanır mısın?" gözlerini karşısındaki kızıl saçlı afete çevirdi. Küçük burnu, uzun kirpikleri, sol yanağındaki belli belirsiz gamzesi ile karşısında oturuyordu.

"Hayır." tekrar bir nefes daha çekti.

"Neden?"

"Çünkü hayatımı yönlendiremediğimi düşünmeyi sevmiyorum."  Kızıl saçlı kız kafasını salladı. Karşısındaki adamın, zeki ve nefes kesecek kadar yakışıklı olduğunu biliyordu. Her şeyin odak noktasının kendisi olduğunu da...

"Şimdi ne yapacaksın?"

"Çok soru soruyorsun Kızıl." kadın derin bir nefes aldı. Karşısına çıktığı andan itibaren kendisine ismi hariç, bütün tabirlere kullanan adama sinir oluyordu.

"Seni yönlendirmek istiyorum." Dağra sırıttı.

"Beni kimse kontrol edemez kadın. Bence kendine gelmelisin."

"Bu hayatı kontrol etme çabalarından vazgeçmelisin Dağra Solmaz. O kadına ne yapacağını ikimizde biliyoruz." Dağra'nın gözlerinden bir anlık durgunluk gözükse de, kendini toparladı.

"Ondan haberin var."

"Geçen karşısına çıktım. Fazla güçlü biri gibi.."  Dağra 'güçlüdür' diye geçirdi içinden. Kendi gibi bir kadına denk gelmişti.

"Karşısına çıkınca ne yaptı?"

"Anlamadı bile Dağra. Fazla saf  veya saf ayağına yatıyor."  kadın Dağra'nın gözlerinden nefretin geçtiğini görebiliyordu.

"O hasta."

"Nasıl?" Dağra boğazını temizledi. Yaslandığı koltuktan doğruldu.

"Bildiğin. Kanser.. Ondan bir şeyler koparmak istedikçe, hayat onu koparıyormuş gibi. Ve ben bundan hiç hoşlanmadım." Kızıl saçlı kadının yüz hatları gerildi. Dağra'nın alçak sesi, elleriyle oynaması, bacaklarını sallaması, bu durumdan hoşlanmadığını gösteriyordu. Kadın korktu. Aşık olmasından korktu..

"Bende bu halinden hoşlanmadım Dağra Solmaz. Hiç hoşlanmadım.."  Dağra hızla ayağa kalkıp kadının gözlerine baktı.

"Kes sesini." Kızıl kadının bir şey demesini beklemeden evinden ayrıldı. Gerçeklerin yüzüne çarpmasından hoşlanmıyordu. Kendisi bile tam adını koyamamışken, dışarıdaki insanların çoktan adını koymalarına da sinir oluyordu.

******
Gözlerimi açtığımda Can'ı otururken buldum. Kaşlarımı çatıp boğazımı temizledim. Gözleri beni bulurken endişeli şekilde yanıma geldi. Diz çöktü.

"İyi misin Ayla?" kafamı salladım. Gözlerim Dağra'yı arıyordu. Neredeydi? 

"Dağra gitti Ayla. Boşuna bakma." kaşlarımı çattım. Derin bir nefes aldım. Nereye gitmişti? Ben burada yatarken o nereye gitmişti?

İçeri kızlar ve Ufuk girince olduğum yerde doğruldum. Oturur pozisyona geldim. Hepsi geçmiş olsun dileklerini söylerken, ben hala Dağra'yı bekliyordum. Doktor gelince kafamı kaldırıp gülen adama baktım.

"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Ayla Hanım?"

"İyiyim. Çıkmak istiyorum." doktor boğazını temizledi. Çıkacaksınız Ayla Hanım. Ama daha sıkı görüceğiz. Gözlerimi kıstım.

"Neden?" doktor gülümsedi. Bu nasıl bir döngüydü. Benim neyim vardı? Her seferinde bayılıp duruyordum. Doktor odadan çıktı. Hemşire kolumdaki serumları sökerken bende ses etmedim. Bir şeyler dönüyordu ve hemen öğrenmem lazımdı. Dağra ortalarda yoktu. Belki de onunla ilgili bir şeydi. Can'dan telefonunu istedim. O da kimi arayacağımı bildiğinden kendi aradı. Sonuç ise, kapalıydı.

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin