Bölüm -28-

402 75 34
                                    

Aşağıya baktım. Ne kadar da beyaz önlük giyinmiş doktor vardı öyle.. Belki abimde doktor olacaktı, eğer babam olmasaydı..

Belkiler ile yaşamak zordur. Belki şöyle olsaydı, belki bunu yaşasaydım, belki gitseydim.. Hayatımızda ne kadar da çok belki diyoruz değil mi? Oysaki, yapmak istediklerimizden bile emin değilizdir. Bir şey düşünürüz. Yapmak isteriz. Mantığımız önce konuşur, sonra duygularımız... Belki mantığımız ile hareket etmeseydik, farklı olabilirdi.

Her attığımız hamle bizi farklı yola sürükler. Sağ ve sol yol gibi; sağda farklı bir sonuç, solda farklı bir sonuç vardır. Hangisine gitmek istediğimize kendimiz karar veririz. Her verdiğimiz kararın sonucunda da, diğerine gitsem 'belki' başka şeyler olurdu diye düşünürüz. İşte bu yüzden, arafta kalmaktan nefret ederiz. Her insan tek bir şey ister. Netlik ister. Teselli değil çözüm ister...

-----------

Can ve Dağra'nın kısa süreli kavgasından sonra evdeki herkes dağılmıştı. Dağra benimle eve kadar gelmiş, suratını temizlemem için beklemişti. Can'ı o halde bırakmak hiç doğru gelmese de bana, Ceyda ona bakacağını söyleyip beni yollamıştı.

"Acıyor mu?" Elimdeki pamuğu Dağra'nın dudaklarına değdirirken konuştum.

"Sen dokunduğun için acımıyor, yanıyor.." Sözleri her ne kadar heyecanlanmama sebep olsada, sadece tebessüm etmekle yetindim. Arada sızlasa da genel olarak, acısız bitirmiştik.

"Dağra herkesle kavga etmek zorunda mısın?" Beni göğsüne yasladı.

"O herif iyi biri değil."

"O benim dostum Dağra." Ses etmedi. Sadece burnunu kafama yasladığını hissetmiştim. O benim kokumu seviyordu... Ben ayağa kalktım.

"Ayaz'ı aramamı ister misin?" Bana anlamaz gözlerle bakınca devam etmiştim. "Eve gitmen için.." Kafasını sağa sola salladı.

"Burada kalacağım. Seninle.." Kaşlarımı çattım. Dağra ile ben, aynı evde, kalmak? Yatmak? Ne! Akıla mantığa sığmaz gibi geliyordu benim için. "İyi değilim Ayla. Beni iyi yapabilecek tek şey, kokun.." Etkisinde kalmıştım. Sesinin yorgunluğundan belli oluyordu iyi olmadığı, ama bu onunla yatacağım anlamına gelmezdi.

"Ben sana battaniye getireyim." Ses etmedi. Bende hızla odaya çıkıp dolaptan hafif battaniye ve yastığı alıp salona tekrar döndüm. Dağra uzanmıştı. Öylece.. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. Rahatsıza benzer hali yoktu, düşünüyordu.. Yanına gidip önce üstüne battaniyeyi örttüm sonra da kafasını kaldırmasını bekledim. Kaldırmadı. Ben de tek elimi kafasının altına koyup, diğer elimle yastığı yerleştirdim. Öylece beni izliyordu. Hayranlıkla...

"Çok güzelsin.." Öylece bakakalmıştım ona. Beklemiyordum. Fısıldamıştı adeta. Ben her defasında bu adama neden vuruluyordum, neden yenik düşüyordum? Tek elini boynuma getirip beni kendine çekti ve dudağıma hafif ama etkili bir buse kondurdu. Nefesim kesilmişti.. Yanına oturdum. Nefesimi düzenlemeye çalıştım. O bunun farkındaydı. Üstümde yarattığı etkinin farkındaydı..

Kolumdan tutup yanına yatırdı beni usulca. Hiçbir şey demedim, çünkü bende onunla uyumak istiyordum. Az önceki öpücüğün de etkisi vardı tabii..

Gözlerimi kapattım. Dağra kendini biraz daha geri çekip, benim de rahatça yatmamı sağlamıştı. Kafamı göğsüne yasladım. Tek elini belime koydu. Battaniyeyi ikimizin üstüne çektikten sonra gözlerini kapattı. O kadar huzurluydum ki, her şeyi unutmuştum. Her gün böyle uyuyabilirdim. Onunla, kokusu ile.. Kısa bir aradan sonra dalmıştım. Dağra'nın derin ama düzenli nefes alışından anladığım kadarıyla o da uyumuştu. İkimizde birbirimize sarılıp uyumuştuk. Ve sanırım hayatımda uyuduğum en huzurlu uykulardan biriydi..

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin