Bölüm -1-

935 175 269
                                    

"Sigara dumanına boğulduğun şarkıları fon müziği yapmak güneş doğana kadar uyuyan bir güzelin gözlerine bakmak.."

----

Bazen yaşanmışlıklar o kadar ağır gelir ki, boğazın düğümlenir, konuşamazsın ya da aldığın her nefes içindeki kemikler eşliğinde batar.. Geçmiş ne olursa olsun peşini bırakmaz ya, bu çok kötü işte..

Üniversite son sınıfım ve fotoğrafçılık bölümündeyim. Ben kim miyim? Ayla Alkan. Küçükken fotoğrafa ilgi sarmış, her dikkatimi çeken şeyin fotoğrafını çekerdim. Hayalimi gerçekleştirdim ve şuan istediğim yerdeyim. Ne kadar çabaladığımı düşününce bu günlere kadar, bir nevi kendimle gurur duyuyordum. Asla pes etmeden buralara kadar, ne zorluklarla karşılaştığımı sadece ben biliyordum. Ama artık sizin de bilmeniz gerektiğini düşünüyorum. Geçmiş hem güzel, hem de acılar ile doluydu. Şimdiki zamana gelene kadar herşey ile mücadele ettim ve daha fazla güçlü hissediyorum. Asla pes etmeyin! Maddiyat sıkıntınız mı var? Aşık mı oldunuz? Bunlar giderilebilir şeyler.. Biri gelir, gider. Sen yine ilk zamanlar gibi yalnız kalırsın. Bu yüzden alışmış olarak yola çık. Herşeye alışmış, yalnızlığa, parasızlığa, sevgisizliğe ve daha nicesine..  Hayat asla senin gibi iyimser olmayacak, her zaman sana iyi davranmayacak. Karşınıza her türlü şeyin çıkacağını bilerek hareket edin ve asla yılmayın. Pes etmeyin! Mücadele edin! Korkmayın!

---

"Ayla!" Kafamı  merdivenlerden kaldırıp gelene baktım. 'Selin.' Hiçbir zaman bana iyi şeylerle gelmemişti. Bu kızdan okulca uzak dururduk. Genelde her zaman, belayı çektiği için fazla kimse takılmazdı kızla. Geçmişi kötüydü bir kere.. İlk zamanlarında, arkadaş çevresini iyi seçmediği için şuan yalnız ve adı çıkmış olarak okulda dolanıyordu. Aslında güzel kızdı ama, bakmazdı erkekler. Belalı kızları, erkekler ne yapsın demi?

"Efendim?" Soluk soluğa yanımda geldi. 

"Nöbetçi Hoca seni çağırıyor!" Kafamı onay verircesine salladım. Fotoğrafçı olmak bir nevi, dolaşmak ya da hayvanları çekmek değildir. Davetler, düğünler, partiler, ve daha nicesi için de büyük imkanlarımız olurdu.. Bu yüzden bir bakıma gerçekten para kazanmakta şanslıydık. Hem notlarımızı etkiler, hem de parasını kazanırdık... 

"Ayla. Tam tahmin ettiğin gibi, sana yine iş çıktı."  Bu işler haftada ya da ayda bana denk gelirdi. Bu yüzden tahmin etmem zor olmamıştı. 

"Yarın sabah okula gelmene gerek yok. Direk fotoğraf çekeceğin yere gidersin. Sana konumu yollarım." Kafamla onaylayıp çıktım. Öyle çok konuşan biri değildim.  İnsanlarla konuşmayı, muhabbet etmeyi çok seven bir tip de değildim. Hayatımı bir düzene oturtmuştum. Sabah okula gelir, eve geçince kahve içerek çektiğim fotoğrafları inceler, bazen kitap okur, bazen de söz yazardım. Hep aynı rutin ile yaşıyordum. 

Okuldan çıkar çıkmaz eve geçtim. Evimin tamamı ahşaptandı. Giriş merdivenlerinde çiçekler vardı ve kapıya kadar uzanıyorlardı. Kapımın üstünde bir adet lamba, geceleri anahtar deliğini görmemde fazlasıyla yardımcı oluyordu. Pencerelerimden kırmızı güller sarkıyordu. Yalnız yaşamak, bir şeyler ile ilgilenmeyi gerektiriyordu. Yoksa insan kafayı yerdi yani.. 

Kapıdan girer girmez kısa bir duvar vardı. Arkasına koltukları ve masayı koymayı tercih etmiştim. Dışarıdan gözüktüğü kadar büyük evim yoktu. Ya da içerisine fazla eşya koyduğum için küçük duruyordu bilmiyorum. Oturma odası olarak adlandırdığım yer biraz genişti. Bu yüzden tavandan salıncak, hamak gibi şeyler takmıştım. Bir nevi zevk meselesiydi aslında...

Mutfağım geniş ve kırmızı - siyah karışımıydı. Kırmızı dediğime bakmayın, ha varlığı, ha yokluğu gibiydi. Rengi koyuydu ve o kadar göz almıyordu. Mutfak oturma odasını görüyordu. Ve mutfağın arkasında iki tane oda vardı. Yatak odası, ve çalışma odası.. Yatak odası normal seyrindeyken, çalışma odası biraz kalabalıktı. Dolaplar, masalar, duvardan duvara geçirilmiş ipler, yapıştırılmış fotoğraflar ve kitaplık. -Kitaplık baya büyük.- 

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin