Bölüm - 41 -

262 81 143
                                    

"Nedene gerek duymadan da sevebilirdi insanoğlu... Bende insanım ya neyse."

*****

Yutkundum. Korkuyordum. Geçmiş geleceği tetiklemiş, bütün olaylara sebebiyet vermişti. Babamın gerçeği,  Dağra'nın gerçeği bilmesi.. Benim tek bir şey hakkında haberim olmamasını sindiremiyorum. Evet Dağra üstü kapalı anlatmıştı ama Çakal'ın bildikleri yanında halt kalırdı bunlar.

"Baba?" babam endişeyle yanıma diz çöktü. Baba demeye boğazım düğümlenirken, ses etmedim. Edemedim.. Benim bildiğim gerçekleri, yalan çıkaran hayata belki biraz sitemim vardı. Ama babamın gerçekleri bana küçükken anlatmamasına da kızıyordum.

"Ayla? İyi misin?" konuşmadım. Cesaretim yoktu. Baba demeye dilim varmıyordu. Bunca sene kandırılan ben, şimdi bildiğim gerçeklere oynamak istiyordum. Hayatın bir adım avuçlarımda olmasını istiyordum. Geçmişte olan olayların,  yaşanan kazaların olmamasını diliyordum.

Babamın gözleri yavaşca Dağra'ya kaydı. Gözlerindeki o endişeyi görebiliyordum. Tek isteğim aralarında büyük olayların kopmamasıydı. Dağra sessiz kalıyordu. Olgun davranıyordu.

"Sen?"

"Yiğeniniz sayılırım." içimden gülmek gelse de yapmadım. Böyle bir konumdayken, asla gülemezdim. Babamın yiğeni, üvey kardeşimle ilişki yaşıyordum.

"Çakal olmadığına göre?"

"Dağra. Küçük olan."  yutkundu. Bahsetmek zor mu geliyordu? Belki de geçmiş canını yakıyordu.

"Babası tarafından terk edilen küçük oğlan." babama susması için yalvaran bakışlar atsam da, durmadı. Durmayacaktı. Belki onun da geçmişte canı yanmıştı. Sıra Dağra'ya gelmişti. Onu sözleriyle yakmak istiyordu.

"Evet." babam beklediğini alamamıştı. Dağra'nın şimdiye yakasına yapışıp 'kapa çeneni' diye bağırması gerekiyordu.

Babam yanımda gidip onun karşısına geçti. Ayakta duruyordu. Dağra ise kafasını kaldırmış tam gözlerine bakıyordu.

"Noluyo amına koyayım?" Can olaya ayıkıyor gibi hissediyordum. Kimsenin bilmesini istemediğini biliyordum Dağra'nın. Bu yüzden Can'ı odadan yollamam gerekti.

"Ben acıktım Can." sırıttı. O da açtı bu yüzden sorgulamadan odadan çıktı. Bu kadar kolaydı işte. İnsanlar değer verdikleri, kişiler için neler yapmaya hazırdı. Kıymetbilmezler de bunu harcamaya...

"Kızımdan uzak dur."

"Yiğeninizden herhalde? Ama unutmayın. Bende yiğeniniz sayılırım. Darılıyorum.." Dağra hala durumu ciddiye almamış gibiydi. Ama içinde bir şeyler koptuğunu biliyordum.

"Kes. Seni kapıma çırağım diye koymam. Ne yiğeninden bahsediyorsun?" Dağra sırıttı.

"Kardeşine anlat onu." babamın havaya kalkan eli, Dağra'nın hızla ayağa kalkıp eli yakalaması hepsi bir anda olmuştu.

"Ne diyorsun lan sen!"

"Gerçekler diyorum... Kardeşiniz yapmış bir hata, size de onu korumak kalırdı. Ama siz korumak yerine bir aileye zarar vermeyi seçtiniz. Zarar verdiğiniz ailenin iki oğlu da gelip sizi bitirecek Akif Bey! Şimdi canını kurtar. Serbestsin." babam yutkundu. Korkmuştu. Elini indirdi. Bana baktı.

"Gelecegim." kaşlarımı çattım.

"Ne! Ne demek geleceğim? Delirdin mi sen! Beni bırakıp gidemezsin." gözlerini yumdu.

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin