Rüyalarımdaki işaretlerle güne üzgün başladım.
Korkularımı istemeden basledim.
Kimlik krizi geçirenlere dualar ettim.
Yargıla beni,vakti gelince algıla.
Verilmiş sadakam mı vardı her günün sonunda ?
-----------
Ceyda ile barışmamızın ardından, Ufuk mangal yapmak istemiş ve herkesi davet etmişti. Ben de Dağra'ya mesaj atıp, Ayaz ve Sercan abi ile gelmesini söylemiştim. Kısa bir 'tamam' yanıtından sonra da konuşmamıştık. Erkekler, Can direk görüldü atıyordu. En azından Dağra yazabiliyordu. Bu konuda şanslı olduğumu düşünüyordum.
Akşam olmuş, mangallar yeni yeni pişerken ben semaverde çay teklifini sunmuştum. Herkes, bu teklifimi fazlasıyla beğenmişti. Dağra gidip semaver getirmişti. Kendisi kamp insanı olduğu için, semaveri vardı. Satın almasına gerek kalmamıştı bu yüzden. Çayı ben demlemiştim. Karadenizli bir tarafım vardı ve çayı seviyordum.
Dağra omzuma kolunu atmış yanına çekmişti beni. Arada Can'ın kızgın bakışlarını yakalasam da sadece hafif gülerek karşılık verebiliyordum. Bu erkekler kıskançtı. Kim olursa olsun, kıskanıyorlardı. Sevdikleri için kıskanıyorlardı.
Mangallar hazır olana kadar herkes koyu sohbete dalmıştı. Ufuk ve Can şakalaşa şakalaşa etleri pişiriyorlardı. Aslında birbirlerini ne kadar sevseler de, birbirleri ile dalga geçmeyi, birbirlerine laf sokmayı çok seviyorlardı. Onların da ilişkileri öyleydi.
Kulağımın arkasında hissettiğim sıcak nefes ile ürpermiştim.
"Dağra." Fısıldamıştım. Onun bana yaklaşması neden heyecanlandırıyordu hala? Sevgili olduğumuz halde, hala onunlayken heyecanlanıyordum.
"Şşşt."
"Dağra herkesin içinde ne yapıyorsun?" Kaşlarımı çatıp azıcık ondan uzaklaştım. Bana sorgular bakışlar attıktan sonra kolunun omzumdan çekti. Ayağa kalkıp Can'ların yanına gitti. Bana küsmüş müydü? Darılmış mıydı? Yanlış bir şey dememiştim oysaki.. Bu kadar insanın içinde bana yakınlaşması iyi değildi.
"İyi misin güzelim?" Kafamı kaldırıp Can'a baktım. Sanırım moralimin bozulduğunu anlamıştı.
"İyiyim Can." Elindeki viski şişesinden birkaç yudum alıp bahçenin kenarına fırlattı.
"Hey! Burası benim evim Can. İçki şişelerini çöpe at." Ben gülerek Ceyda ile Can'ın tatlı atışmasına bakıyordum.
"Benim kurallarıma göre, çöp kutusu diye bir şey daha yok." Herkes gülüşürken Dağra çıkışmıştı. Beklemiyordum. Can'a olan bu siniri nedendi?
"Taş devrinden çıkmalısın ayyaş." Can'ın yüzü gerilmişti.
"Ben sana bana bir daha, ayyaş dememeni söylememiş miydim ihtiyar?" İhtiyar demesi her ne kadar komiğime gitse de, şu an gülmek için uygun bir zaman değildi.
"Senden gencim moruk." Can Dağra'ya doğru hızlıca yürüyünce kavga çıkacağını anlamıştım. Hemen bende ayaklanıp Dağra'nın önüne koştum.
"Bana nasıl sesleneceğini öğrenmelisin."
"Yoksa?" Dağra neden burnunun dikine gidiyordu?
"Senin derdin ne?" Dağra anlık gözlerini bana çevirdi sonra tekrar sırıtarak Can'a döndü. Tek kolunu belime dolayıp kendine çekti.
"Ayla'dan uzak dur ayyaş, kötü yola düşmesini istemiyorum sevgilimin." Nereye düşüyorduk? Kendime gelip düşme seansını başka zaman yapma kararı aldım ve Dağra'ya döndüm.
"O iyi bir dost."
"Dostluk ayağına neler gördüm güzelim, bilemezsin." Can'ın yüzünü buruşturduğunu görmüştüm. Bu iş iyi yerlere gitmeyecekti. Dağra'yı ya da Can'ı buradan çıkarmamız gerekti. İşin içine bir büyük girmediği sürece..
"Tamam gençler sakin." Sercan abi gelip olaya dahil olunca çok rahatlamıştım. "Dağra, Can'ın öyle biri olmadığını biliyoruz. Ayla'da aklı yerinde bir kız. Neyin yanlış olup, olmayacağını bilir. Hadi inatlaşmayın etler soğuyacak. Kız da üzülüyor hem." Minnet dolu bakışlarımı Sercan abiye yolladım. O da bana hafif tebessüm ederek karşılık vermişti. Sercan abiyi seviyordum. Aklı başında bir adamdı.
Yemeklerimizi yerken gülerek ve iyi bir sohbetle geçirmiştik. Dağra ve Can hariç.. Birbirlerine sert bakışlar yollamaktan başka hiçbir şey yapmıyorlardı. Hatta Can bir ara Dağra'nın gözlerine bakarak elindeki budu hunharca dişleyip parçalamıştı. -Bu kesinlikle bir yerlerini parçalarım anlamına geliyordu.- Ne kadar Can'ın bu davranışına gülmek istesem de, ortam gergin olduğu için içimde tutmaya karar vermiştim.
Yemekten sonra kızlar ile ben masayı toplamıştık. Sonrada kahve yapıp içeri geçmiştik. Erkekler dışarıda voleybol oynamaya karar vermişler. Evin geniş çaplı aydınlatmasının altında filede voleybol oynuyorlardı. Biz de köşede onları izliyorduk. Can, Ufuk, Heja bir takım; Dağra, Ayaz, Sercan abide bir takımdılar. Evet öyle bir takım kurmuşlardı ki, top yere değmiyordu. Hele Can ve Dağra, baya hırslı oynuyorlardı. Top yere değmiyordu.
"Ayaz!"
"Tamam abi ya, yetiştim."
"Sakin sakin oynuyoruz işte." Sercan abi o kadar yorulmuştu ki, alnındaki terleri görebiliyordum. Ama Dağra duracak gibi değildi. Daha doğrusu Can'a olan siniri yüzünden gözü görecek durumda değildi. Olaya el atmam gerekiyormuş gibi hissetmiştim. Gidip Sercan abinin koluna girdim.
"Sercan abi, iyi görünmüyorsun azıcık dinlenmeye ne dersin?"
"Sonra Ayaz ve Dağra ihtiyar diye dalga geçsinler demi? Olmaz." Güldüm.
"Tamam abi ben konuşurum onlarla, senden daha mı önemli geç şuraya.." Kolumdan destek alıp, sandalyeye kadar yürüdü. Onu oraya oturttuktan sonra Can'a baktım. Sarhoş olmasına rağmen iyi oynuyordu. Sonra gözlerim Dağra'ya kaydı. Saçları uzun olduğundan, yüzüne düşüyordu. O kadar yakışıklıydı ki.. Her dakika suratına bakıp tekrar tekrar vuruluyordum. Hele terlediği için yüzünü yapışan saçlar... Tabi toz pembe hayallerimden ayrılmak zorunda kalmıştım. Çünkü Can'lar top yemişti ve bağırışıyorlardı.
"Ağlama lan ayyaş!"
"Lan bana ayyaş deme bak amına koyarım ha!" Can hızlı adımlar atıp filenin diğer tarafına geçti. Bende hızla Sercan abinin yanından ayrılıp yanlarına gittim.
"Ne oldu zoruna mı gitti?"
"Dağra tamam."
"Sen karışma Ayaz!" Ayaz'da aradan gidecekti. Saatler önce olan durum gibi tekrar Dağra'nın önüne geçtim. Can sinirle bir bana bir de Dağra'ya bakıyordu.
"Ayla çekil şuradan!" Kafamı sağa sola salladım. Bir dostum biri sevgilimdi. İkisinin birbirine düşman olmasını istemezdim.
"Sevgilim çekil de, teke tek dövüşelim."
"Aynen kızın arkasına saklanmak yakışmıyor ihtiyar." Canın sırıtarak söylediği sözlerden sonra olan olmuştu. Dağra beni kenara itekleyip Can'a yumruğunu geçirmişti. Can başta sersemlese de, hemen toparlanmış ve karşılığını vermişti. Erkekler onları ayırmaya çalışırken ben sadece çığlık atmak ile yetinmiştim. Çok sert vuruyorlardı birbirlerine ve ben korkuyordum. Aralarına giremeyecek kadar hemde... Umarım bu kavga erken biterdi... Bu gece bitmeliydi, yoksa iyi şeyler olmayacaktı. Ceyda,Atlas'ın etkilenmemesi için alıp içeriye kaçmıştı. Dizle de oturmuş gözlerini elleriyle kapatmıştı. Her şey benim yüzümden olmuştu. Bu iki dev gibi adamın tek sorunları, anlaşamadıkları noktaları bendim. Benim yüzümden şu an birbirlerine vuruyorlardı. Benim yüzümden gece berbat olmuştu...
-------------
Kavgalı hm..
Nasılsınız? :)
Dağra'dan bol selamlar ile :D
Gelecek bölümde artık yavaş yavaş ortaya çıkarıyım her şeyi diyorum.
-Ne dersiniz?
-Tavsiyelerinizi alayım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanfictionGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...