24.Bölüm

8.4K 608 632
                                    


Herkese iyi okumalar :)

Yüzüne yapışan saçlar burnunu kaşındırdığında istemeyerek de  olsa uyanmıştı. Kendisini piton gibi sarmalayan kadının boynuna gömülmüş aynı şekilde sarmalamıştı. Asla bu şekil uyumazdı. Yatağa ilk girdiğinde bile böyle değillerdi. Kadının gözlerinden yorgun olduğu belli oluyordu ve bu yüzden özel bir şey aralarında geçmemişti. Akşam eve gelmeden önce uğradığı yerler ve yaptığı konuşmalardan kendisi de yorulmuştu aslında. Yatakta uyuyan kadının yanına girmişti ama asla bir temasta bulunmamıştı. Gel gör bir de şimdiki halini!
Burnuna gelen kokuyla kafasını hafifçe kaldırdı ve uyuyan kadını izledi. Dudağının üstündeki beni yeni görüyordu. Hatta yüzünde varla yok arası çiller gözüne hoş gelmişti. Kavradığı ince belin üstündeki kolunu oynatıp kendi belinin üstüne atılmış olan bacağa indirdi.
Bu yakınlık iyi değildi! Alnına çarpan nefes de iyi değildi. Ama kendisini saçlardan ve boyundan gelen kokudan alamıyordu. İçine çektikçe çekesi geliyordu. Hatta kadının yarattığı sıcaklık bile iyi hissettiriyordu. Dün gece açılış törenine saldırı yapanları bulmuş güzelce konuşup işi tatlıya bağlamıştı. Ancak daha sonrasında aklına gelen fikir ile yalandan yaralanma süsü vermişti olaya. Kucağında uyuyan kadını kandırmaya ve ikna etmeye yeterli olmuştu bu fikir. Sonunda kadını evlenmeye ikna edebilmişti. İşin zor kısmı kadının ailesini ikna etmek ve tanışmaktı. Ama Vedat bunun da altından sağlam bir şekilde çıkmasını bilirdi. Hissettiği kıpırdanış ile kafasını hızlıca yastığa koydu ve gözlerini kapattı. Uyanmakta olan kadını izlerken yalanmak istemezdi.
Belinden çekilen bacak ve kollar ile bedeni üşüdü adamın. Oysaki odanın içi gayet iyi bir sıcaklıktaydı. Sanki kadının kıpırdanmasından dolayı yeni uyanıyormuş imajı çizdi ve elleriyle yüzünü sıvazladı. Gözlerini kırpıştırarak açıp doğrulan kadına gülümsedi.

"Günaydın."dedikten sonra aynı kadın gibi yatakta oturur hale geçti.

"Günaydın...saat kaç acaba?" Merakını gidermek için komodinin üstünde duran telefonuna uzandı Dila. Saat 9'a geliyordu. Normalden 1 saat önce uyanmıştı ve hâlâ uykusu vardı. Ancak eve bir an önce gitse iyi olurdu çünkü ailesine söylemesi gereken haberler vardı.

"Ağrın var mı?" Telefonu geri bırakıp yanındaki adama döndü. Saçları dağınık olan adamın sabah uyanışları bile nefes kesiciydi. Ayrıca koyu mavilikler sabahları açık tonlara ulaşıyordu.

"Ağrı?" Vedat unutmuştu bile yaptığı numarayı kadının gözlerine bakmaktan. Bu yaptığı salaklığa daha sonra gülerdi!

"Hayır hayır yok...ağrı kesiciden dolayı." Hızlı ama basit bir yalandı aslında. Ama inandırıcı bir yüz takınmış ve dikkat dağıtmak adına kadının dudaklarına uzandı.
Sabahın bu saatinde ilk kez öpüyordu birini. Çünkü sadece geceleri olurdu günleri kaybolurdu. Böyle olmaması gerekiyordu. Bu kadını arzulamaması gerekiyordu. Sadece bir defalık çekim diye düşünmüştü ama yanılmıştı. Bu kadın efsunkârlıydı.
Kadını kendisine daha çok çekeceği an duyduğu araba sesi ile öpmeye doyamadığı dudaklardan uzaklaştı. Babası gelebilmişti sonunda!
Yataktan kalkıp camın dibine dikildi ve bahçeye girmiş olan arabadan inen babasına baktı. Birazdan olacaklar kendisini yine germeye yetmişti.

"Birazdan seni evine bırakırım olur mu?" Camdan bakışlarını çekip yatağın içinde duru güzelliğiyle kendisine bakan kadına çevirdi.
Dila bir şey demeyip sadece kafasını sallarken Vedat kapıya doğru ilerlemişti. 
Adamın ani ruh değişikli kafasını karıştırdı kadının. Neden bir anda morali bozulmuştu? Merakına yenik düşüp yataktan çıktı ve kendi üstünü giydi. Uyumak için kullandığı kıyafetleri katlayıp yatağın ucuna bıraktıktan sonra eşyalarını alıp odadan çıktı.

Efsunkâr (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin