Bu hafta bence biraz olsun geç attığım bölümleri telafi etmişimdir. ♥️🌸İyi okumalar :)
Güneşin kavurucu sıcaklığı altında yelpazesini sallayan arkadaşına gözlüklerinin arkasından bakarken gülmemek için kendisini sıktı. Zühal hiç rahat görünmüyordu.
"Fazla sıcak çok sıcak ve bunaldım." Zühal yelpazesini kapatıp şezlongun yanında duran masadan buzlu içeceğini aldı. Pipeti ağzına götürürken yanmak için sürdüğü yağ cildini parlatıyordu.
"Denize girsene." Dila ortaya fikir atıp arkasına yaslanırken Zühal içeceğini kana kana içti.
"Çok haklısın gidiyorum ben." Zühal şezlongdan kalkıp bikinisini düzeltti ve plastik deniz ayakkabılarını giydi. Denizin altında olan taşlar ayağına batmasın diye böyle bir önlem almıştı.
Zühal daha fazla vakit kaybetmeyip denize doğru giderken Dila güneş kremini sürdü tekrardan. Beyaz cildi kararmıyor kızarıyordu. Kızarıklığı da çok sevdiği söylenemezdi."Havlumu gördün mü?" Can'ın sesini duyunca kremin kapağını kapatarak denizden yeni çıkmış olan adama baktı. Su yeşili deniz şortunun lastiğini çekiştirerek bağlan adamın üstünden akan su damlalarını izlemekten kendisini alamadı.
"Gördüm mü? Yani evet evet gördüm. Burada..." Dila kendisini toparlayıp giysilerin altında kalan havluyu adama uzattı. Can havluyu alıp saçlarını kurularken Dile kollarına sürdüğü kremi yedirmeye çalıştı. Omzuna ve sırtına süremiyordu maalesef. Uzanmaya çalışırken yanına oturan Can'ın kreme uzanışını izledi.
"Dön bakalım." Can kremi eline döküp arkasına dönen kadının sırtına sürdü. Dila'nın sırtındaki tüyler ürperip dikleşirken kadının tenine vuran güneş ışınları tenini canlı gösteriyordu. Omuzlarına masaj yaparak sürmeye devam etti adam. Tamamen kremi yedirdikten sonra kalan kremi kendi kollarına sürdü.
"Sana da sürelim." Dila adamın elinden krem kutusunu alarak döktü ve ellerini ovuşturup adamın yüzüne sürdü. Can'ın zaten esmer olan teni iyice esmerleşiyordu. Adamın burnuna ve yanaklarına yavaş yavaş sürerken yüzüne çarpan ılık nefesi hissediyordu. Adamın yüzüne kremi sürdükten sonra kucağında duran kutuyu aldı. Şimdi sıra adamın sırtındaydı. Krem kutusunun kapağını kumun üstüne düşürdüğünde eğilip almaya çalıştı ama aynı şekilde kapağı almak için eğilen adamın yüzüne çarpmıştı. Doğrulmak istediğinde daha çok değmişti dudakları adamın çenesine. Kendisini hafifçe geri çekerken anın büyüsüne çoktan kapılmıştı. Dudaklarına çarpan ılık nefesi daha çok hissetmek adına kafasını hafifçe öne doğru götürdü. Dudakları artık adamın dudaklarına değiyordu. Ne oynattı ne de kendisini geri çekti. Evet adamı öpmek kötü hissettirmiyordu ama yine de yanlış olduğunu biliyordu. Kendisini geri çekerken bakışlarını kaçırdı. Kaçırdığı an ileride kendisini izleyen mavi gözleri gördü. Ellerini yumruk yapmış ve ayakta dikilerek kendisini izleyen adamın sert bakışlarını görebiliyordu. Vedat gerçekten de buradaydı. Hayal görmemişti ya da yanılmamıştı.
Zühal deniz gözlüklerini almak için sudan çıkmış arkadaşlarının olduğu yere gidiyorken gördüğü manzara ile ağzı açıkta kalmıştı. Yanlış görmüyordu değil mi? Dila ve Can'ın kısa süreli öpüşmesini izlememek adına kafasını çevirdiğinde sahile inmiş olan Vedat'ı gördü. Adamın görüntüsü ortalığın karışacağı yönünde belirtiler gösteriyordu. Ancak saniyeler içinde adam arkasına dönerek geldiği gibi giderken Dila'nın da ayaklandığını gördü. Kimonosunu giyen arkadaşı terliklerini de ayağına geçirdiği gibi Vedat'ın gittiği yere doğru ilerliyordu. Zühal örgüsü açılan saçındaki lastiği çıkarıp şezlonguna ilerledi. Can'ın gülümseyen yüzüne bakarken Vedat'ı görmediğini anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr (Tamamlandı)
Teen Fiction"Geçenlerde bir film izledim. Kadının umutsuz aşkı adamın kalbine dokunamamıştı bile. Çok kızdım kadına..." Dila, elindeki silahı geniş dikdörtgen masanın üzerine bıraktı. "Neden insan kendisini sevmeyen biri için çaba harcardı ki? Kadın ne olursa...