Kitaba sınır getirmem gerektiği ve böylece daha çok oy ve yorum geleceğini düşünen birkaç okuyucuma buradan seslenmek istiyorum. Çünkü ben bunu yazmaktan ya da açıklamaktan çok yoruldum. Hiçbir kitabıma oy ve yorum sınırı getirmedim.
Diğer kitaplarımda evet çok iyi kitlelere ulaştım ve çok insanla tanıştım. Bu kitabım şu an dikkat çekmemiş olabilir ama bu böyle kalacak diye bir şey yok. Ayrıca şu an bu kitabımda olan sayılı sınırdaki okuyucularım bile yetiyor bana. Ben yazmayı sevdiğim için yazıyorum. Beğenilsin ya da milyonları bulsun diye değil. Az sayı da bile olsa bir kitleye ulaşmak önemli benim için çünkü ben eğlenerek yorumlara cevap veriyorum bu hikayede.Muhabbetinizi ve düşüncelerinizi seviyorum. Kitabımın daha çok okunulmasını isterim ama bunu zorlayarak ve sınır koyarak olmasını istemem. Sadece emeğimin karşılığı olarak yorumunuzu ve oyunuzu eksik etmemenizi isterim. Ancak bu istekle olarak kalır dediğim gibi.
İYİ OKUMALAR :)
"Aile ile tanıştırmak mı? Ne kadardır tanıyorsun bu kadını?" Vedat sorgular şekilde tek kaşını kaldırıp bir iki adım öne çıktı. Daha doğru düzgün tanımadığı kadını aileye tanıtmak son derece saçmaydı. Hele ki annesinden sonra nasıl başka kadınlarla olabiliyordu? Üstelik kendisinden 3 katı küçük olan kadınlarla...
"Sen ne kadar tanıyorsun da kameraların karşısına çıkarıyorsun?" Vedat'ın babası oğluna karşılık verirken Dila, lafın kendisine geldiğini iyi anlamıştı.
"Lafına dikkat edeceksin! Ne benim ilişkime ne de ona bir laf edemezsin! Karısı öldükten sonra başka kadınlarla takılan ben değilim Cevdet Günay!" Vedat ağzına gelen tüm küfürleri yeri yuttu. Eğer biraz daha konuşmaya devam ederse çirkin yüzünü ortaya çıkaracak ve ağza alınmayacak küfürlerini saydıracaktı.
"Sen beni yanlış anlama lütfen. Sadece niyetim bu yemekte seninle de tanışmaktı." Cevdet, Dila'ya doğru adım attığı an Vedat önünü kesti. Babasının bu kadına yaklaşmasını istemiyordu. Kim bilir Dila'yı bu şekilde görmese başka bir yerde sarkıntılık yapardı. Annesi nasıl böyle bir adamla evlenmişti?
"Vedat'cığım neden böyle yapıyorsun? Babana olan sevgimi bildiğini düşünüyordum." Sarışın kadın ağzını gere gere konuşurken Dila, önüne geçen adamın koluna dokundu. Tartışma çıksın ya da kötü laflar edilsin istemiyordu. Ne olursa olsun babasıydı o adam ve bu muameleyi hak etmiyordu.
"Yarın akşam bekliyorum sizi." Cevdet bey son sözü söylemiş ve sevgilisinin elini sıkıca kavrayıp odadan çıkmıştı.
"Siksinler senin sevgini!" Vedat'ın sessiz tıslamasını duyan Dila, yüzünü buruşturdu. Yanındaki adam son derece sinirliydi ve burada daha fazla durursa işin ucu ona değecekti. Dila kendisini riske atmadan çantasını sıkıca kavradı ve gitmek için adımda bulundu.
"Vedat bey?" Ne diyecekti bu sinirli adama? Keşke bugün gelmeyip, özrünü ve teşekkürünü yarın etseydi. Bu durumu görmez ve bu saçma yemek işine davet edilmezdi.
"Ne var!" Kendisine öfkeli gözlerle bakan adamın boynunda beliren damarlarla beraber alnındaki beliren damara baktı. Bu nasıl bir öfke ve sinirdi böyle! Ayrıca neden kendisine bağırıyordu?
"Eğer bu birlikteliği istemiyorsanız böyle yaparak bir şey elde edemezsiniz! Kadının, babanınızı gerçekten sevip sevmediğini öğrenin ve eğer sevmiyorsa işte o zaman kadının bir açığını bulun. İyi günler..." Dila, çenesini tutamayıp az önceki öptüğü adamın kendisine bağırmasına karşılık vermişti. Mesele onun meselesi değildi ki! Ne diye bağırılsın üstüne?
Son kez adama bakış atıp kapıya doğru ilerledi. Akılsız kafası ne diye gelmişti buraya!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr (Tamamlandı)
Ficção Adolescente"Geçenlerde bir film izledim. Kadının umutsuz aşkı adamın kalbine dokunamamıştı bile. Çok kızdım kadına..." Dila, elindeki silahı geniş dikdörtgen masanın üzerine bıraktı. "Neden insan kendisini sevmeyen biri için çaba harcardı ki? Kadın ne olursa...