35.Bölüm

8.1K 574 256
                                    


Sahura kalan canım okuyucular için daha fazla beklemeden bölümü atıyım dedim🌸 

İyi okumalar :)

Adem'in odaya girmesiyle silahı görmesi bir olmuştu. Arkadaşının kendine doğrulttuğu silahı kapmak isterken çıkan yaygaranın ardından patlayan silah sesi ile kulakları çınladı.
Arkadaşı yere düşerken içeriye giren Yakup beyin şaşkınlık nidasını duydu. Ne yapacağını bilemez bir şekilde arkadaşını tutarken ambulansı arayan yaşlı adamı durdu. Hastanede nasıl vurulduğu sorulacaktı ve kimse Vedat'ın durupta kendini vurduğuna inanmazdı. Ayrıca silahın ruhsatlı olup olmadığını bile bilmiyordu. Yakup telefonu kapatıp geri cebine koyarken Adem ceketini çıkararak Vedat'ın kanayan yarasına bastırdı. Kendi doktorlarına göstermeleri daha iyi olacaktı. Bir eliyle kanamanın üstündeki cekete bastırırken diğer eliyle telefonunu çıkardı ve Şeniz'i aradı. Çok uygun bir dille durumu izah ederken yaşlı kadın ağlamaya başlamıştı bile. Adem görmese de telefondaki sesten bunu çıkarmıştı.

"Bırak...gidin...git Adem!" Vedat kalbine sıkmak isterken Adem yüzünden karın boşluğuna sıkmıştı. Kurşunun sıyırdığını söyleyebilirdi. Bu yara onu öldürmezdi ama kadının söyledikleri çoktan ruhunu bedeninden çıkarmıştı. Üstüne bastırılan ceketi başka bir yere fırlatıp ayağa kalkmayı denedi Adem'in engellemesini es geçerek.

"Ne yapıyorsun Vedat? Dur yerinde kanaman var!" Adem uyarıda bulunduğu sırada Vedat çoktan ayağa kalkmıştı. Gömleğinin uçlarını yukarıya çıkardı ve yanayan yaraya baktı.

"Şeniz hanımlara haber verdim aile doktoruna haber vericekler seni oraya götürmem lazım." Adem perişan haldeydi. Sabah yaşadığı olaydan sonra bu olanlar fazlaydı kendisi için. Arkadaşı ölüme göze alarak intihara teşebbüs etmişti.

"Gerek yok!" Vedat gömleğinin uçlarını geri indirdi ve tıslayarak masanın üstünde duran yüzüğü avucunun içine aldı. Kanaması devam ederken yüzüğü tuttuğu eliyle bastırdı. Kapıda kendisine acıyarak bakan Yakup beye gülümsemeye çalıştı. Bu yaşta adamı panik etmişti lüzumsuz yere.

"Nereye gidiyorsun? Vedat iyi değilsin! Lanet olsun!" Adem, tökezleyerek giden adama yetişmek için çömeldiği yerden kalktı. Vedat hiç mantıklı davranmıyordu. Yakup beyin yanından geçip giden arkadaşının yere bıraktığı kan izlerinden bakışlarını çekip merdivenin başında bekleyen korumalara işaret verdi Vedat'ın önünü kesmeleri için. Sorun çıkarmadan Vedat'ın önünü kesmişlerdi. Yaralı olmasına rağmen nasıl bu kadar dinç durduğunu anlamıyordu. 

"Açın yolu!" Vedat gürlemişti ama bu gürlemesi korumalarının yarı yoldan dönmelerine sebep olmamıştı. Adem kendisine bakış atan korumalara olumsuzca kafa salladı. Son kez gürledikten sonra arkadaşının yere kapaklanmadan önce havada yakalanılışını izledi. Şom ağızlı olmalıydı zira arkadaşının dinçliğinden bahsettikten sonra yere yığılması bir olmuştu.

"Ne yapalım Adem bey?" Korumalardan kirli sakallı olanın ve daha iri yarı olanın sorusu ile omuz silkmeyi çok istedi. Ne yapacağını kendisi de bilmiyordu.

"Eve gidiyoruz...doktoru orada olacak." Adem, korumalar tarafından tutulan baygın arkadaşına baktı. Vedat'ı ilk defa böyle görüyordu ve arkadaşının bu halini sevmemişti. Korumalar arkadaşını dikkatlice taşıyıp merdivenlerden indirirken arkalarında kalan Yakup beye döndü.

"Başınız belaya girmeyecek...mekan adına içiniz rahat olsun." Adem elindeki kanı gelişi güzel kumaş pantolonuna sürdü. Kanlar gitmemişti ama artık sıvımsı şekilde değildi.

"Cana geleceğine mala gelsin Adem oğlum. Bana haber vermeyi unutmayasın..."Yakup hâlâ tedirgindi. Genç adamın o halini görmek yaşlı bedeni için hazmedilir bir olay değildi. Özellikle beladan uzak duran biriydi ve bugün yaşadıkları bir hayli fazlaydı.

Efsunkâr (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin