Finale son 3!
İyi okumalar :)
Canlı canlı yediği kurşunu daha dünmüş gibi hatırlıyordu Yekta. Canının acımasını ve üşüyen bedenini yıllar geçmemiş gibi hatırlıyordu. Aynı sızı ve ölüm korkusu bedenini tekrardan kaplarken korku dolu adımlarla yerde yatan adama ilerledi.
Tek bir kıpırdama bile göremiyordu. Yerde yatan gözünde Vedat değil de küçük bir çocukmuş gibi geliyordu. İçinden kopup giden bu duygu korkudan ziyade üzüntüydü. Vurulan adam için üzülmüştü. Yan yatan adamın delinen üstüne daha fazla bakmayıp yere eğildi ve adamın kafasını avucunun içine aldı."Vedat...evlat aç gözlerini." Ne bağırmış ne de fısıldamıştı Yekta. Sadece sesi titremiş ve endişeli çıkmıştı. Avucunun içindeki yüze seri şekilde tokat attı uyandırmak için. Bayılıp bayılmadığından bile emin değildi ki!
"Yapma be oğlum!" Dudaklarını ıslatan yaşı hissetmesiyle ağladığını anlamıştı geç olsa da. Adamın yüzüne vurmayı kesmiş artık sarsıyordu.
Gözlerini açmayan adamdan bakışlarını çekip yakalanan zanlıya baktı. Korumalara benzeyen insanlar tarafından arabaya bindirilirken telsizlerle konuşan korumaların kime cevap verdiğini anlamamıştı. Vedat'ın korumaları neden başkasına durumu bildirirdi? Başına giren ağrıyla gözlerini kıstı. Ne söyleyecekti kızına? Ya Şeniz hanıma? Çaresizce kafasını salladı. Yerde yatan kişi kendi çocuğu da olabilirdi ve tanrı şahidi olsun şu an Vedat'ı bile kendi çocuğu gibi görüyordu. Daha nasıl kızabilirdi ki? Torunun babası gözlerinin önünde vurulmuş ve şu an kucağında cansız bir şekilde yatıyordu. Elinin tersiyle gözyaşını sildiği an öksürerek sarsılan adamın hareketiyle afallayarak geriye doğru çekildi. Kalçasının üstüne düşerken elleri yere tutunmuş toprağa karışmıştı. Ne olduğunu anlamadan tepesine dikilen adamın kendisini kaldırışına itiraz etmedi. Aynı şekilde iki ayrı kişinin Vedat'ı ayağa kaldırırken sesler uğultu şeklinde geliyordu kulağına. Silkelenerek ayağa kalkan adamın buruşturduğu yüzünden bakışlarını çekerek vücuduna baktı. Deliklerden dışarıya akan tek bir kan izi yoktu."Şüpheliyi tutukladık artık tehdit altında değilsiniz Vedat bey." Vedat'ın arkasındaki adam hem konuşup hem de adamın tişörtünü yukarıya kaldırıyordu.
"İyisiniz değil mi?" Aynı adam tekrardan konuşurken Vedat kafa sallamakla yetindi.
Yekta bu adamların koruma olmadığını anlamıştı. Karşısındaki adamlar polislerdi ve bu yüzden yolun her iki tarafı da ulaşıma kapatılmıştı. Ellerini silkeleyerek Vedat'ın üstünden çıkan çelik yelekle birlikte Yekta tuttuğu nefesini dışarıya verdi. Çelik yeleği çıkan genç adamın bakışları kendisini bulduğunda şaşırdığını görebiliyordu Yekta."Ye...Yekta bey...ne işiniz..." Vedat öksürmekten konuşamazken hızlıca kendisine doğru gelen adamın sarılışı ile söyleyeceği kelimeleri geri yuttu. Kurşunlardan dolayı bedeni kısa süreli sarsılmış haylile şoktan dolayı bayılmıştı. Ama asıl şu an yaşadığı bu sarılma kendisini daha çok şoka sokmuştu.
Kendisine sımsıkı sarılan adamın bu hareketi kendisini duygulandırırken adamın sarılışına karşılık verdi."Böyle bir plan yapıyorsun da neden bana söylemiyorsun?!" Yekta adamdan uzaklaşıp sinirli bakışlar attı. Ani ruh değişimi Vedat'ı gülümsetirken Yekta'yı daha çok sinirlendirmişti. Yaşadığı bu korkuyu uzun süre üstünden atamazdı artık.
"Polislerin kesin emriydi...başka kimse zarar görsün istemedim." Vedat bakışlarını kaçırırken Yekta biraz olsun yumuşamıştı. Siniri korkudandı aslında. Ya adama bir şey olsaydı? Kızı nasıl yaşardı sevdiği adam olmadan? Ya doğmamış torunu? Babasız olmayı hiçbir çocuk haketmiyordu bu dünyada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr (Tamamlandı)
Teen Fiction"Geçenlerde bir film izledim. Kadının umutsuz aşkı adamın kalbine dokunamamıştı bile. Çok kızdım kadına..." Dila, elindeki silahı geniş dikdörtgen masanın üzerine bıraktı. "Neden insan kendisini sevmeyen biri için çaba harcardı ki? Kadın ne olursa...