3.Bölüm

11.8K 778 127
                                    




İYİ OKUMALAR :)



Ertesi sabah yemek masasında kahvaltılıklarla oynayan Dila'nın durgun hali annesinin gözünden kaçmamıştı. Esin, kızının kahvaltı etmeyip öylece oturduğunu görünce bakışlarını kocasına çevirdi. Kaş göz işareti yapıp Dila'nın halini anlatmaya çalıştı. Yekta, karısının ilk başta ne demek istediğini anlamamıştı ancak kızına baktığı zaman karısının uğraşının neden olduğunu anlamıştı.

"Şu tutmayı planladığın yer başkasına verildiyse geri alabilirim senin için." Yekta göğsünü kabartırken Esin, gözlerini devirdi. Gerçekten çözüm olarak böyle bir şey mi bulmuştu kocası?

"Her şey para değil hayatım." Tatlı tatlı konuşan Esin, kocasına inanamayarak bakıyordu.

"Kızım istiyorsa eğer onun olacak o yer." Yekta, kızı için ne istiyorsa alırdı. Hatta kızları için her şeyi yapardı.

"Ablamı mutlu edecek tek şey annemin limonlu keki olur bence." Ayla, sevecen bir şekilde annesine baktı. Evet annesinin yaptığı kekten canı çekmişti. Ablasını bahane edebilirdi şu an.
Dila, masada kendisini izleyen ailesine yalandan gülümsedi. Dün gece doğru düzgün uyuyamamıştı ve şu an yorgun hissediyordu. Dün yaşanan rezillikten sonra Yakup abisini de görememişti acil servis için çağırdıklarından. Neler olup bittiğini o kadar çok merak ediyordu ki...

"Sadece dün havanın sıcaklığından mı bilmiyorum ama pek uyuyamadım." Yalandı! Uyuyamadığı doğruydu ama bu havanın sıcaklığından değil, canının sıkıntısındandı.

"İlk iş gününde yorulup ne olursa olsun kafayı vurup uyuman lazımdı aslında. İş demişken..." Yekta, çatalını tabağa bırakıp karısına doğru döndü.

"Yarın akşam misafirlerimiz var. Evde mi ağırlayalım yoksa dışarıda mı?" Yekta merakla karısının vereceği cevabı beklerken Esin, bakışlarını Dila'dan çekemiyordu. Başka bir şey vardı ve bu şey kızının canını sıkıyordu.

"Ortaklarından biriyse dışarı en mantıklısı." Esin, kendisine bakan kızına gülümseyip kocasına çevirdi bakışlarını.

"Bizim de gelmemiz gerekiyor mu?" Dila, bardağındaki suyu yudumlarken babasına baktı umutla. Umarım katılmaları zorunlu değildir diye dualar ediyordu.

"Ailecek ağırlamayı düşüyoruz ve evet gerekiyor bu yüzden." Yekta kızına göz kırpıp kahvaltısına devam ederken Ayla sıkıntıyla ofladı.

"Neden kimse benim dediğimi duymuyor? Kek diyorum. KEK!" Canı çekmişti bir kere ve yemesi gerekiyordu. Esin, küçük kızının haline gülümseyip kafasını salladı.

"Yaparım bebeğim." Esin küçük kızından bakışlarını hızlıca çekip verdiği cevaba ne tepki verecek diye Dila'ya baktı. Normalde kek olayında havalara uçak kızı yine tabağındakilerle oynamaya başlamıştı. Hiç normal değildi Dila'nın bu halleri. Ne yapıp edip kızının neden böyle olduğunu öğrenmesi gerekiyordu.

"Merhaba millet." Zühal'in neşe dolu sesi salonda duyulurken Dila, gelmekte olan arkadaşına baktı.

"Esin teyzeciğim...Yekta amca afiyet olsun." Zühal yemek masasında oturan Esin'in yanağına öpücük kondurup Yekta'ya da gülümsedikten sonra boş sandalyeye oturdu.

"Hoş geldin kızım." Esin, yanında oturan Zühal'in elini okşadı.

"Hoş buldum ve afiyet olsun. Ayla kahvaltıdan sonra bana oje sürmen gerekiyor." Zühal, kocaman gülümseyip Ayla'ya bakarken Dila, arkadaşının bu neşesinin neyden kaynaklandığını merak etti. Zühal zaten enerjik biriydi ama dün gece moralleri bitik halde ayrılmışlardı.

Efsunkâr (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin