37.Bölüm

7.8K 543 191
                                    


İyi bayramlar 🌸

Bayram hediyesi olarak  bölümle geldim🙈

İyi okumalar :)

"Yani şimdi tasta bulunan kurşuna göre mi anlıyor?" Zühal salonun ortasına oturtulan arkadaşının tepesine serilmiş olan örtüye ve daha sonra demirimsi bir kaba benzeyen tabağı tutan yaşlı kadına baktı. Yaşlı kadını ve demir tası saymazlarsa kına gecesine benzer gibi bir görüntü vardı.

"Eritilmiş kurşunu dökücek soğuk suyun içine sonra nazar mazar kalmayacak." Okan gömleğinin boyun düğmesini de ilikleyip dikkatlice kepçeyi karıştıran kadına baktı.

"Ee çok saçma yani kurşunla nasıl gitsin kötü enerji? Bilimsel değil ve ayrıca sen bir doktorsun!" Zühal anlam veremiyordu bu olup bitene. Okan göz devirip kravatını düzeltti.

"İnançla bilimi karıştırmayıp iki tarafın da gönlünü hoş tutuyorum. Şimdi sus kadının dikkatini dağıtma."dedikten sonra hızlıca yaşlı kadının kepçe dolusu kurşunu tasa döküşünü izledi. Çıkan ses kulak tırmalarken yaşlı kadının olumsuzca çıkardığı sesler herkesi meraka sokmuştu.

"Çok nazar var bu güzel kızda." Yaşlı kadın tasın içine bakarken Esin yanında oturan ablasına bir bakış attı. İyi mi yapmışlardı Okan'ın aklına uyarak?

"Olmaz mı Gülbahar Teyzem olmaz mı! Araba kazası mı dersin...bayılıp kafaları masaya vurmalar mı dersin...daha neler neler..." Okan oturduğu sandalyeden kalkıp yaşlı kadının yanına ilerledi.

"Genç yaşta neler çekmişsin güzel kızım." Yaşlı kadın üzülerek kurşunu alıp inceledi.

"Hiç sorma...gitti ama değil mi şimdi kötü enerji olsun nazar olsun?" Okan merakla kadının yüzüne bakarken kadının kafa sallaması ile rahatça bir nefes aldı.

"Bak bak nasıl çıban olmuş içi." Yaşlı kadın kurşunu alıp Okan'a gösterirken Okan gördükleriyle ağzını kapattı.

"Hem de nasıl!" Okan'ın tepkisiyle Esin ve Evrim gülmemek için kendilerini zor tuttu. Evrim kocasının bu hallerine inanamıyordu.

"Zamanında böyle olduğunu bilseydim evlenmezdim." Evrim gizlice kardeşinin kulağına fısıldarken Esin kaşlarını kaldırarak susmasını söyledi. Okan duyarsa üzülebilirdi.

"Abla deme öyle!" Esin gülmemek için yanağının içini ısırırken Evrim omuz silkti. Zühal ise Okan'ın hareketleriyle merakına yenik düşmüş ve aynı şekilde kalkarak kurşuna bakmıştı. Kurşun dağ gibi çıkıntılara sahip yuvarlak bir şeye dönüşmüştü. Buna bakarak nasıl anlam verebiliyorlardı anlamış değildi.

"Bütün nazarları uzaklaştırdık ama dikkat et güzel kızım nazara çabuk geliyorsun."  Yaşlı kadının dediklerini dinlerken kafasına serili olan örtüyü çekti Dila. Biraz daha örtünün altında durursa nefessiz kalacaktı. Örtüyü katlayıp yandaki koltuğun üstüne bıraktı ve oturduğu sandalyeden kalçası ağrıyarak kalktı. Fazla oturmuştu ve sandalyeler ne kadar yumuşak olursa olsun belli bir süreden sonra insanın hem belini hem de kalçasını ağrıtıyordu.
Yaşlı kadını gitmesi için kapıya kadar eşlik eden annesinin arkasından teyzesi de ayaklanmıştı. Gitmekte olan kadınlardan bakışlarını çekip kendisini direkt olarak koltuğun üstüne attı. Sırtı yumuşak dokuyla buluşurken Zühal'in kıkırdamasını duydu.

"Artık görünmez bir koruma kalkanın var." Zühal'in laflarına Okan küçümseyici bir bakış attı.

"Geç dalganı sen."dedikten sonra kapattığı gömleğinin yakasını açtı Okan.

Efsunkâr (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin