38.Bölüm

6.9K 541 198
                                    

İyi akşamlar herkese...
Bölümün geç geldiğinin farkındayım ama bir duyuru paylaştım. Görenleriniz cevap vermiş buradan teşekkürler ederim hepsine.

Birkaç gün önce bir yakınımı bu illet virüs yüzünden kaybettim ve gerçekten elim bir türlü gitmedi yazmaya. Şu an bile yarı da kestim bölümü sizi daha fazla bekletmemek için.

Evet bölüm çok uzun değil ama bu bölümlük bağışlayın beni♥️♥️

(Dün akşam uygulamada sorun oluştu. Bölümü atsam bile gitmedi ya da açılmama tarzı bir durum oldu. Bana ne oylar ne de yorumların bildirimleri gelmedi ve bu yüzden bölümü kaldırmak zorunda kaldım. Şimdi tekrardan atıyorum.)

İyi okumalar :)


En sevdiği ve beğendiği elbiselerini teker teker katlayarak bavulun içine koydu. Fazla eşya almayı düşünmüyordu ama Zühal'in fazladan kalmak için zorlayacağı adı gibi bildiğinden eline gelen birkaç elbiseyi ve etekleri alıp bavula koydu. Gayet güzel parçalar seçmişti.

"Bugün nişan eşyalarını geri götürdük kardeşinle. Feridun bey bayağı iyi yani kendisine gelmiş. Eğer sende eşyaları kaldıysa başka..."Esin, kızının yüzüne bakarken konuşup konuşmama arasında tereddüt yaşamıştı. Nişandan bahsetmenin iyi bir fikir olacağını düşünmemişti ama söylemesi gerekiyordu.

"Eşyası yok." Dila keskin net bir cevap verdi ve bavulunun fermuarını çekti. Vedat ve ona ait olan konular hakkında konuşmak istemiyordu.

"Sence bu topukluları alayım mı?" Dila yerde duran bağlamalı ayakkabılarını gösterdi. Kırmızı renkli ayakkabılarını, koyduğu elbiselerle uyumlu olacağını biliyordu ama yine de annesinin görüşünü almak istedi. Aslında konunun kapanması için yapmıştı ama belli etmek istemediği için kocaman bir gülücük yerleştirdi yüzüne.

"Ayakkabılardan anlayan Okan eniştene sor derim. Zamanında bana çok yardımı dokunmuştu." Esin aklına gelen anılarla derin bir nefes çekti. Ne çabuk geçiyordu zaman. İlk göz ağrısı olan Dila'nın küçüklük hali daha dün gibi geliyordu kendisine. 

"Okan eniştem harika biri ve teyzem çok şanslı bir kadın." Dila ayakkabıları büyük bavulunu yanında duran küçük bavula koydu. Birkaç çift alsa yeterli olurdu ayakkabı. Zaten sahilden çıkmayı düşünmüyordu ve orada kullanabileceği tek ayakkabıları ya sandaletleri ya da parmak arası terlikleriydi.

"İyi ki hayatımıza girdiler. İyi ki o yoldan geçip babanla karşılaştım." Esin hayallere dalarken kurduğu cümleleri sonrasında fark etti. Cümlelerinde sıkıntı yoktu ama kızının yaşadıkları olaylar tazeyken aşk konusuna girmenin yanlış olduğunu fark etti. Dila'nın düşen yüzü de bu düşüncesini desteklemişti.

"Evet her ikiniz de ruh eşlerinizi buldunuz. Sizin adınıza çok mutluyum." Dila, annesinin yüzüne bakıp başka bir çift ayakkabıyı gösterdi ve annesinden onay aldıktan sonra bavula koydu. Sırf kendisi yanlış bir adama aşık olduğu için her seferinde dile getirmesi saçma olurdu. Sonuçta annesi mazilere dalmışken onun buruk sevincini yok edemezdi.

"Neden hiç içini dökmüyorsun kızım? Aslında konuşsan ve anlatsan rahatlarsın."dedikten sonra yataktan kalkarak kızının yanına ilerledi. Az önce kendisine gülen gözlerle bakan kızının mavilikleri yine ifadesizleşmişti.

"Rahatım anne...hatta hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum. Herkes yanlış tercihler yapar ve ben yakın zamanda böyle bir tercih yapıp doğru yolu bulmaya çalışıyorum. Ailem yanımda...arkadaşlarım yanımda. Daha ne isteyebilirim ki?" Dila bakışlarını annesinin yüzünde sabitleyip onuz silkmeyi ihmal etmemişti. Çektiği acıyı her saniye konuşmak istemiyordu çünkü bir soru sorulduğunda devamının geleceğini iyi biliyordu.

Efsunkâr (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin