"Eğer canın şekerleme istediyse bana söyleyebilirdin, sana gönderirdim."
"Yapar mıydın gerçekten?"
Albus Dumbledore yanındaki adama bakıp kafa salladı. Sonrasındaysa derin bir nefes alıp ayağa kalkmıştı. O kapıya yürürken Grindelwald hâlâ yerde oturuyordu.
"Sana verdiğim sözü tutacağım, Gellert. Ne pahasına olursa olsun, Alanis'i koruyacağım..."
"Çoğunluğun İyiliğine ne oldu?"
Gellert'in kaşlarını kaldırarak alayla söylediği şeye burukça gülümsedi.
"O fikre asla bağlı kalamadığımı biliyorsun, eski dostum."Dudaklarını yaladıktan sonra, gözlerini buz mavisi gözlerden kaçırdı. Sanki söylemek için gerçekten çaba sarfediyordu. "Sanırım ben hep... bir kişi için yüzlerce kişinin ölümüne sebep olan adamdım."
Daha fazla dayanamayarak hücreyi terk edeceği sırada Gellert Grindelwald'un büyük bir merhametsizlikle söylediği kelimeleri duydu.
"Farketmene sevindim, eski dostum.""Ve haklısın, Alanis'in güzel bir hayatı olmalı..."
Albus Dumbledore ona dönerken gözlerini hücrede gezdirdi. "Bizimkisi çok uzun yıllar boyunca mahfoldu..."
***
Simsiyah çarşafların olduğu yatakta yalnız uyandığında şaşırmadı. Muhtemelen Tom sorusuna cevap vermemek için bir uyku tılsımı yapmıştı. Neden şaşırmadı acaba?
Ayaklarını yataktan sarkıtırken karmakarışık olmuş buklelerden ellerini geçirdi. Dalgınlıkla karşısında duran büyük aynaya bakarken diğer eli boynundaki zincire gitti ve dalgınken yaptığı gibi ucundaki kolyeyle oynamaya başladı. Aklında yankılanan soruyu aynaya doğru sesli sordu.
"Ne yapacaksın, Gri Prenses?"
Cevap yoktu. Ayağa kalkıp, devasa dolaba ilerledi. Askıda olan karanlık cübbeler ve pelerinlere bakarken gülümseyecek gibi oldu. Abraxas da döneceğini düşünmüş olmalıydı. Oda olduğu gibi duruyordu.
Mr. Malfoy babasının sadık bir arkadaşıydı. Ve onun Dumledore'un yanında büyümesini istemeyenlerdendi.
Bazen Albus, Malfoy Malikanesine gelip Abraxas ile vakit geçirmesine izin verirdi. Malfoy'lar ona karşı oldukça misafirperverlerdi. Aynı Black'ler gibi.Küçükken bu Malikanede Abraxas ile koşturup oyunlar oynadıktan sonra, çocuğun Hogwarts'ta onu tanımamazlıktan geldiğinde nasıl hayal kırıklığına uğradığını hatırlıyordu. Sonrasındaysa yaz tatilinde özürler diler, eğer onunla konuşursa diğerlerinin onunla konuşmayacağını söylerdi. Ona da hak veriyordu. Belkide Slytherin evinin yarısından fazlasının ailesinden birilerini babası öldürmüştü..
Abraxas'ın şuan hayatta olmadığını hatırladığında kalbinin sızladığını hissetti.. Hepsi ölmüştü.. Grimmauld meydanındaki Walburga'nın portesini aklına geldiğinde, bambaşka bir zamanda olduğunu bir daha hatırladı.. Bu bile Tom'a sıkıca sarılmak için bir neden...
Kafasını sallayıp kendine geldiğinde kar beyazı elbiseyi çıkarıp siyah uzun bir elbise giydi. Onun üstüne giydiği bordo altın işlemeli cübbeyle ise kar beyazı elbiseyle olduğu kadar olmasa da Ölüm Yiyenlerin arasında farklı gözükeceği kesindi. Altın sarısı bukleleri omzundan aşağı bırakırken, ölüm yadigarları kolyesini cübbenin üstüne koydu.
Cübbenin düğmelerini iliklerken kapıdan süzülerek giren yılandan Tom'un da birazdan geleceğini anlıyordu.
"Efendi Alanisss"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)
FanfictionGrindelwald'un kızı, Dumbledore'un büyüttüğü ve her şeyden çok sevdiği bir kız. Tek arkadaşı Tom Riddle'a aşık olan bir kız. Karanlığın prensesi olarak doğup aydınlığın prensesi olarak büyüyen bir kız. Tarafları karıştıran bir prenses. Sonunda hangi...