Tekrar Nurmergard'da

607 69 2
                                    

"Harry Potter'ın işini hâlâ bitirememiş olman ne kadar garip, değil mi?"

Adam yavaşça başını kaldırdı. Dişlerini sıkarken, burnundan soluyordu. Masada o ikisiydi. Günler, haftalar geçmişti. Bir çok şey olmuştu ve son olanlar ikisinin de sabrını taşırmıştı. Harry Potter'a ulaşılamıyordu.

"Denenmemiş bir büyü, görünüşe göre çocukla aranda sandığımızdan karışık bir bağ var-"

"Asası-"

"Biliyorum. Ne yapacaksın? Ona başka bir asayla saldırmayı denedin. Başarısız olup rezil olmaya devam ediyorsun-"

"Kes sesini."

"Ne yapacaksın? Daha ne yapabilirsin?"

Adam beklenmeyerek güldü. Sinirle, gülüşü tehlikeliydi. Kıza yaklaştı, dişlerini sıkıyordu. Eli kızın boğazında dolaştı, zinciri sertçe çekerken, kolyeyi eline aldı. İşarete dişlerini sıkarak baktı. Kızda delirmişçe gülüyordu, gözlerini onun gözlerinden ayırmazken.

"En güçlü asa benim olmalı."

Bu sefer, kızın kahkahası yankılandı, ıssız salonda. "Ah, demek Ollivander'dan çocuk masalları da dinlemeye başladın."

Elleri boğazına dolandı, burnundan soluyordu. Dağınık ve berbat görünüyordu. Gözlerindeki kırmızıların yansımasına bakarken gülüşü kesildi kızın.

"Grindelwald'un nerede olduğunu biliyor musun, Alanis?" Diye tısladı, kolyeyi koparmak istercesine çekerken.

"Neden Grindelwald'u arıyorsun?"

Bu onu tekrar güldürdü, gülüşü tehlike saçıyordu. "Gregorovitch ile ilginç bir geçmişleri olduğunu biliyor muydun?"

Dudaklarını birbirine bastırdı, alayla gülmeye çalışıyordu ama başarısız oluyordu, "Grindelwald'dan aylardır haber alınamıyor."

Asasını boğazına bastırırken burnundan soluyordu, dişlerini sıkarken, geri çekildi, kontrol etmeye çalışıyormuşçasına. Kız şoktaydı, kırmızı gözlerine şaşkınlıkla bakarken dudakları aralandı.

"Asanın yerini biliyor musun?" Diye sordu adam, çaresiz bir öfkeyle.

Kız yavaşça başını salladı, "Bilmiyorum."

~~~

Kumların üstüne oturdu. Hava rüzgarlıydı ve dalgalar eteklerine vuruyordu. Üzerinde, uzun kollu, ince, koyu mavi bir elbise vardı, sadece. Saçları eskisi kadar uzun değildi, kesilmişti, omuzlarından aşağı dökülüyordu, solgun, beyaza yakın saçlar...

Ve onda olan garip bir şey vardı. Bazıları delilik dedi, bazıları yas, bazıları pişmanlık olduğunu düşündü. Eskisi gibi değildi, sakin ve durgundu.

Olayları sadece izliyor, ve beyninin kendi kendini bitirmesine izin veriyordu. Neredeyse kimseyle konuşmuyordu. Snape ile aralarında garip bir gerginlik vardı. Karanlık Lord ile aralarındaki ilişki en garip olandı. Herkes önce hangisinin patlayacağını merak ediyordu, bir gün, biri diğerinin sonu olacaktı. İkisi de birbirine tahammül edemiyormuş gibi davranıyordu, ama bunu sorun etmiyor gibilerdi. Yinede birbirlerine bağlı kalmışlardı. Araları açıktı ama yine de aynı masada oturmaya kararlıydılar. Kimse anlamıyordu.

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin