Ölmemiş

5.9K 489 130
                                    

Hol büyüktü, loş bir şekilde aydınlatılmıştı ve lüks bir şekilde döşenmişti. Taş döşemenin büyük kısmını muhteşem bir halı kaplıyordu. Duvarlardaki solgun yüzlü portrelerin gözleri, o uzun adımlarla yanlarından geçerken Lucius Malfoy'u izledi. Bir sonraki odaya açılan tahta bir kapının önünde durdu, bir kalp atışı süresince tereddüt etti, sonra bronz tokmağı çevirdi.

Salon uzun ve gösterişli bir masanın çevresinde oturan sessiz insanlarla doluydu. Odanın herzamanki mobilyaları duvarların dibine çekilmişti. Tek ışık kaynağı, üzerinde yaldızlı bir ayna olan güzel, mermer taşının altında gürleyen ateşti. Malfoy bir an eşikte oyalandı.

"Lucius," dedi tiz, berrak bir ses, masanın başından. "Az daha geç kalıyordun."

Konuşan kişi şöminenin tam önüne oturmuştu; öyle ki yeni gelenlerin ilk başta onun siluetinden fazlasını seçmeleri zordu. Ancak yaklaştıklarında yüzü loş ışıkta parladı. Tüysüz yılanımsı bir yüzdü bu. Burun deliklerinin yerinde yarıklar vardı ve gözleri kırmızı kırmızı parlıyordu. Teni öylesine açık renkti ki, sanki incimsi bir ışıltı yayıyor gibiydi.

Lucius'un birazdan söyleyeceği şeyler ile uzun bir süre kendine gelemeyecekti. Ne kadar uzun süre kızın öldüğünü kabul etmeyip dirense de, bir süre sonra ümidini kaybedip, onun da ölüm denen insan zaafına boyun eğdiğini kabul etmek zorunda kalmıştı. Sonuçta kimse zamanda bu kadar ileri gidemezdi, ama tabi Karanlık Lord, mürver asayı hesaba katmıyordu.

Lucius kendine ayrılmış yere oturdu. Masadakilerin çoğu onu izledi, Voldemort da önce onunla konuştu.

"Evet?"

"Lordum, yıllar önce ortadan kaybolan ve herkesin öldüğünü düşündüğü Gellert Grindelwald'un kızı Alanis Grindelwald'un, şuan Hogwarts'ta olduğunu öğrendik." dedi Lucius, tek nefeste.

O an Voldemort'un gözlerinde ilk defa insanlıktan bir iz göründü.

O herkesin bakmaktan korktuğu kırmızı gözlerinde Tom Riddle'ın mavileri parladı, sadece bir an.

"Ç-çıkın." dedi, sesinin titremesine bile aldırmadan.

Saniyesinde terk etti odayı, hiçbir şey anlamayan ölüm yiyenler. Karanlık Lord şimdi dev yılanıyla odada yanlızdı.

Ne yaptığını anlamadan, kalbinin olması gerektiği yere götürdü iskeletimsi elini.

Bir çok insanın olmadığını düşündüğü kalp uzun süredir ilk defa atıyordu.

Ya da ilk defa hissetti karanlık Lord.

Yutkundu, ve yanında olduğunu bildiği yılana bakmadan konuştu;

"Ölmemiş Nagini..."

"Beni bırakmamış... "

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin