Özür

2.7K 227 303
                                    

Etrafları altın sarısı duman tarafından sarılırken nefes alamadığını hissediyordu. Yüzüğü gördüğündenki saniyelik tebessüm çoktan yok olurken kaşları çatılmıştı. Bütün bedeninin acıya teslim olduğunu hissederken nefes alamıyordu.

Hayır. Bunda bir yanlışlık vardı. Acı çok fazlaydı... Çok fazla..

Acı ruhunu sarsarken bedeni kendini bıraktı. Büyüyü yapan adamın üstüne doğru düştüğünde etraftan sesler yükseldi. Fısıldaşmalar.. Acıya dayanmak isterken tek yapabildiği dişlerini kanayana kadar sıkmaktı.. Kolunu bile oynatamadı.. Bir ceset gibi hissediyordu o an. Izdırabı sonsuza kadar sürecek güçsüz bir beden... Ve onu sımsıkı tutan kollar olmasa düşeceğini biliyordu..

Oysa bağırmak istiyordu. Adamın yüzüne haykırmak.. Ona hangi iğrenç büyüyü yaptığını sormak.. Ve dudaklarına kapanan dudaklar yine Tom Riddle'a aitti.

Ona saatler gibi gelen saniyelerin sonunda gözlerini açtığında dudaklarında büyük bir gülümsemenin izini taşıyan adamı gördü. Delicesine sırıtmaya devam ediyordu. Gözleri onu dikkatle süzüyor inceliyordu... Sanki doğru yaptığından emin olmak istediği karışık zor bir büyü gibi...

Bir adım geri atmak istediğinde tekrar adama doğru sendeledi. Etraftaftaki insanların yüzlerini gördü. Şok içinde fısıldaşıyorlardı.. Leydileri olması gereken kadınının güçsüzlüğünü konuşuyorlardı... Başı adamın omzuna düşerken geriye kalan son gücüyle fısıldadı.

"Ne yaptın bana?"

"Seni kurtardım." diye cevapladı adam. Dudaklarındaki gülümsemenin iziyle, kaşları çatılmıştı.

"İstediğin bu değil miydi? Artık ne Grindelwald ne de Dumbledore değilsin."

Azalan ama asla geçmeyecekmiş gibi gelen acı ve etraflarlarındaki fısıldaşmalar, parmağındaki yüzüğün getirdiği ağırlık.. O onu sıkıca tutan kollara kendini daha da bırakırken adam öndeki iki kadına emretti.

"Bellatrix ve Narcissa Leydinizi odasına götürün."

Kadınların ona doğru geldiğini hissederken bunun hayatındaki en acı çektiği an olduğu düşününüyordu. Ama buna izin vermezdi. Ölümü pahasına belkide o an geri çekildi adamın kollarından. Ayakta zor dururken titreyen elini ona doğru gelen kadınlara kaldırdı.

"Gerek yok."

Onlar geri çekildiğinde aslında hissettiği acıdan gözlerini bile zorlukla açık tutuyordu. Bütün bedeni titrerken ayakta durmaya çalışıyordu. Sadece delilikti, sadece delilik...

İki kara delik haline gelen gözlerini çok uzakta gibi görünen kapıya dikmişti. Dişlerini öylesine sıkıyordu ki... Başlarını eğen ölüm yiyenlerin arasından geçerken her şeye rağmen başı dikti...

Kapıdan çıktığı ve Voldemort ve kölelerinin geride kaldığı an ise yere düştü. Dişlerini sıkmayı bırakırken eliyle ağzından akan kanı sildi. Keskin acı azalmaya başlayana kadar öylece oturdu orada. Elindeki kana bakıp güldü hatta..

Kapının açıldığını ve içeriden tüm bunların sorumlusu olan adamın çıktığını gördüğündeyse gülüşü yerini kesik bir kahkahaya bıraktı.

Ona çatık kaşlarla baktı uzunca adam. Dudaklarını birbirine bastırırken kafasını salladı onaylamazca. "Ah benim inatçı Leydim..."

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin