"Konuşalım... Lord Voldemort."
Rahatça arkasına yaslanırken, Tom Riddle'ın çatılan kaşlarına ve aralanan dudaklarına baktı. "Adın. İsmini değiştirmedin mi? Buradan başlayalım."
Bacak bacak üstüne atarken omzundan dökülen saçları geri attı. "Artık sana Tom Riddle demiyorlarmış, başka bir isimle anılıyorsun-"
"İğrenç muggle babamın ismini taşıyacağımı düşünmemiştin değil mi?"
Dedi Tom Riddle neredeyse fısıltıyla anlamayarak. "Kendime yeni bir isim buldum, bütün dünyanın ağızlarına almaya korktuğu bir isi-""Kim-olduğunu-bilirsin-sen. Evet babam her şeyi anlattı. Her şeyi biliyorum."
Lacivert gözlerin içine bakarken derin bir nefes aldı ve yavaşça kafa salladı.
"Gözünü bile kırpmadan öldürdüğün masum büyücüleri... Dönüştüğün canavardan, annesinin sevgisiyle tılsımlanmış bir bebeği öldüremeyip yok olduğuna kadar her şeyi biliyorum..."Dolan gözlerini saklamak isteyerek yukarı baktı. "Ve biliyor musun, düşününce Albus haklıydı-"
Tom Riddle şok içinde sinirle ayağa kalkarken onu da omuzlarından tutup sarsarak ayağa kaldırmıştı. "NE! Dumledore'a mı inanıyorsun Alanis! Bana onu mu savunuyorsun!"
Kız tepki vermeyerek gözlerinin içine baktı. "Harry Potter'ın anılarını düşünselinde izledim. İçin dışına vurmuştu.." dedi en sonunda. "Karışık iksirler mi? İyi. Dönüştüğün canavarı böyle mi saklayacaktın benden? Saklama. En azından öyle ne olduğunu bilirim."
Dişlerini sıkıyordu, lacivert gözleri kırmızılaşmaya başlıyordu yavaş yavaş.
"Dumbledore sana ne anlattıysa unut." dedi neredeyse tıslayarak.Alay ve sinirle gülerken omzundaki kollarını itti. "Dumbledore bana ne anlatmış olabilir? Sadece doğruları!
Ben o çocukla konuştum biliyor musun?
Hiç bir suçu yok. Yaşadığı hiç bir şeyi haketmiyor! O kadar iyi, yetenekli ve güçlü ki-""YETER!"
Gözleri kırmızıya dönen adamın kükremesiyle sustu. Adamın yavaşça farkında bile olmadan ona kaldırdığı asayı gördüğünde dudakları inanamayarak aralanırken kafasını iki yana salladı.
"HARRY POTTER İNSANLARIN ONUN İÇİN ÖLMESİNE İZİN VEREN BİR KORKAK!"
Dudaklarını birbirine bastırırken gözlerini kırmızı gözlere dikti.
"Sen gerçekten Lord Voldemort'sun... Haklıydım, Tom Riddle uzun zaman önce ölmüş..."
***
Dumbledore aceleyle perişan bir halde geldiği hücrenin önünde bir kaç saniye bekledikten sonra asasını oynattı. İksir içmemişti, ve Gellert Grindelwald'a da iksir verilmemişti. Buna bile vakti yoktu.
İkiside oldukları gibi karşılaşacaklardı. eskiden çok yakın olan iki eski dost ve yaşlı adamlar olarak. Karışık iksirlerle yapılan yalancı ve geçici yansımalarla değil.Kapı hızla açıldığında gördüğü manzara karşısında ağzı açık kalmıştı. Ellilerindeki Gellert Grindelwald karşısında, kendine has şık takım elbisesiyle, dimdik duruyordu.
Dumbledore ona ağzı açık bakarken Gellert Grindelwald ağzından bir kıkırtı kaçırdı. Kendini kontrol etmek için dudaklarını birbirine bastırırken, gözü Dumbledore'un uzun sakalına gitti ve ağzından tekrar bir kıkırtı kaçırdığında elini ağzına götürdü. "Yapma Albus! Gerçekten mi?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)
FanfikceGrindelwald'un kızı, Dumbledore'un büyüttüğü ve her şeyden çok sevdiği bir kız. Tek arkadaşı Tom Riddle'a aşık olan bir kız. Karanlığın prensesi olarak doğup aydınlığın prensesi olarak büyüyen bir kız. Tarafları karıştıran bir prenses. Sonunda hangi...