Hepsinin ihaneti aynıydı.
Hepsinin sakladıkları sırlar aynıydı.
Tarafları, uğruna savaştıkları farklı olsada amaçları aynıydı.
Ortada birden fazla kehanet yoktu. Bütün kehanetler aynı şeyi söylüyordu.Ve sonda herkes birbirine ihanet etti. Herkes yalan söyledi, herkes birbirine ihanet etti.
Üçü de ihanet ettiğinde, affedilecek kişi kim olurdu?
Her şey aynı anda beynine doluşurken, gözleri dolmayacak kadar hırs doluydu. Hepsinin yüzünde dolaştı gözleri. Zamanı durdurmuş gibiydi. Hepsi şaşkındı, hiç biri beklemiyordu. O da dahil.
Yapbozun kayıp parçası bulundu ve her şey bozuldu.
Tom Riddle'ın bilmecesi çözüldü.
Dumbledore'un zamanla oynayışı anlamlandı.
Grindelwald'un taraf değişikliğine başka bir ihanet daha eklendi.
Gri prensesin, karanlığa teslim olması gerektiği belgelendi.
En başından beri konu o değildi, o kehanetti.
Gülmek istedi ama gülemedi. Hayal kırıklığı dolu yüzü hepsine aynı nefretle baktı. Ayağa ne zaman kalktığını bile farketmedi. Onları durduranın kendi olduğunu anlamadı bile. Öfke ve sinir benliğini ele geçirirken, alevleri söndüren rüzgarı yarattığını hissetmeyecek kadar uyuşuktu beyni ve bedeni.
Yanına ilk gelen kişi Tom Riddle oldu.
Onu kolundan tutup kendine çektiğinde yüzü düzdü. Yerdeki kırılmış kehanete değil gözlerinin içine bakıyordu. Vereceği tepkiyi ölçüyordu. Az önce yaptığı şeyden sonra onunla savaşacağını düşünüyordu. Duygusuz kalma isteğinin ardındaki heyecanı görüyordu kız."Ne zamandan beri saklıyorsun?"
Pürüzsüz bir sesle sorduğu soru adamı nedense rahatlamış gibiydi. Daha büyük bir şeyi hakettiğini biliyor muydu? Ona yaklaşmaya çalıştı, elinden tutup savaşa sürüklemek için. Aptal.
"Uzaklaş." Bağırmadı, sesini yükseltmedi ama o kadar kesin ve katıydı ki bağırsaydı her şey daha yolunda olurdu.
Dengesiz büyüsü her yerde hissediliyordu. Tom Riddle bile o anda ona bulaşmaması gerektiğini biliyordu. Dumbledore gözlerinin içine bakıyordu. İlk hamleyi ondan beklerken göğsü kalkıp iniyordu. Grindelwald ise en sakinleriydi. Gözlerinin içine bir aptallık yapmamasını söylercesine bakarken ne diğerleri gibi etkilenmişti, ne umursuyordu.
"Bana hiç mi güvenmedin?" Dedi kız bu sefer direkt olarak Albus Dumbledore'a bakarken. Bu sefer öfkesini içinde tutamadı. Sesi yükselirken titredi.
"Sebebi en başından beri bu muydu? Gerçekleşmesinden mi korktun?"
Dumbledore ona onu tanımıyormuş gibi bakarken onun da yüzünde acının örtülmeye çalışan yansımalarından biri vardı. Gözlerini yumdu, açtığında ona diktiği gözleri buz mavi değildi. Birini andırıyordu... Birine benziyordu... O kadar yabancı ama o kadar tanıdıktı ki...
"BANA SÖYLEMEK AKLINA GELMEDİ Mİ?"
Sesi salonda yankılandığında, Dumbledore gözlerindeki sadece basit bir hayal kırıklığıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)
FanfictionGrindelwald'un kızı, Dumbledore'un büyüttüğü ve her şeyden çok sevdiği bir kız. Tek arkadaşı Tom Riddle'a aşık olan bir kız. Karanlığın prensesi olarak doğup aydınlığın prensesi olarak büyüyen bir kız. Tarafları karıştıran bir prenses. Sonunda hangi...