Sabırsızlık

4.2K 356 302
                                    

Şuan Albus ile gülerek Hogsmeade'den Hogwarts'a doğru gülerek yürüyorlardı.
Çoğunluğun oyu ile Alanis'in Hogwarts'a dönmesine izin verilmişti. Bunda insanların Albus Dumbledore'un olan güveni çok büyüktü tabi.. Ancak söylediği gibi Dumledore'un ordusu oydu ve Bakan buna izin vermezdi.

Albus onun düşüncelerini dile getirerek konuştu. "Fudge bu işin peşini bırakmayacak."

"O seninle baş edemez. Hem seninle baş edebilecek bir büyücü var mı ki?"

"Sen?" Dumbledore şakayla dedi.

Bu sözlerle güldü. "Ahh Grindelwald'ları saymamıştım babacım."

"Bakanlıkta olanları konuşalım mı?"
Dedi Albus yumuşak bir sesle.

"Artık saklanmayacağımı biliyorsun değil mi?

"Bundan güçlerini masum insanların üzerinde kullanacağını mı anlamalıyım?

"Hakedenlerin."

Uzun süre kimse konuşmazken Dumbledore onu gönderme, uzaklaştırma kararını çok geç verip vermediğini sorguluyordu.

"Kendini koruyabilmen hoşuma gidiyor." dedi Dumbledore en sonunda konuyu kapatarak demişti. Bakanlıkta olanları kastederek.

"Keşke kendimi koruyabildiğimi elli yıl önceki halin de anlayabilseydin.." dedi içinden ama Albus'a bunu yansıtmadı.
"Sen beni hâlâ bebek sanıyorsun bence."

Cevap vermedi sadece güldü. Alanis ise aklına gelen başka bir konuyu açtı. "Newt Queenie ve Tina neden gelmedi? Çoktan gelmiş olmaları gerekirdi. İyiler değil mi?"

Bu soruyla Albus'un yüzü düşmüştü. Gerçi Albus Dumbledore ne zaman beklenildiği gibi davranmış değil mi? Kötü bir şey aklının ucundan bile geçmedi.

"Alanis bu konu hakında konuşmamız gerek.. Odama gelir misin?"

İşte şimdi kaşları çatılmıştı.

~~~

Lucius ve Narcissa Malfoy, geniş ve büyük, iksir odasına girdiklerinde, büyük kazanın başında duran Lord'u görüp hemen hızla başlarını eğdiler.

Lordları ise başını büyük kazanın içindeki iksirden ayırmadan onları çağırmıştı. "Gelin."

Etrafındaki bir kaç ölüm yiyene emir yağdırıp kazana bir şeyler atmaya devam etti. "Lordum," dedi Lordun hemen yanında olan Bellatrix. Azkaban'dan dün gece kaçmasına rağmen dinlenmek yerine Lordunun yanında olmak istiyordu. Uzun yılların izleri yüzündeydi. Lord konuşmasına izin verdiğinde devam etti. "Neden iksiri siz yapıyorsunuz?"

İksire bakıp açık bir merakla sorduğu soruyla Lord ona döndü. "Seni ilgilendirmez. Ejderha kanını ver."

"Lordum ama iksirde öyle bir malzeme yo-"

"Biliyorum. Sadece ejderha kanını ver!" Bellatrix taparcasına bakarak iksiri uzatırken odadaki diğer ölüm yiyenler onun sakinliğine şaşırmışlardı. Alışık olmadıkları bir şeydi ve bu korku uyandırıyordu.

İksiri karıştırırken, kafasını kaldırıp Malfoylara baktı. "Geldiler mi?"
Cevabı beklemeden tekrar iksire dönmüştü.

"Evet Lordum." dedi Lucius Malfoy, "Geldiler."

Voldemort başını anında kaldırırken gözlerini Lucius Malfoy'a dikti. Ölüm yiyen başını kaldırsa onun kırmızı gözlerinde parlayan mavileri görebilirdi belkide. "Anlat."

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin