Alanis, Hermione tarafından biçim değiştirme sınıfına sürükleniyordu. Ve Hermione Ev Cinleri konusunda konuşmaya devam ediyordu.
Arkalarından gelen Harry ve Ron ise şaşkınca onları izliyordu. Hepsinin kız hakkındaki kötü düşünceleri silinmişti."Geçen sene onlarla konuştum ama özgürlük onlara korkunç bir fikir gibi geliyor. Dobby hariç hepsi bir ücretle çalışmayı bile hakaret sayıyor! Bizi efendileri olarak görüyorlar ama sana isminle hitap etmişlerdi" Hermione bunların hepsini tek nefeste söylemişti.
Alanis ise onun bu kadar heyecanla konuşmasına gülmüştü. "Ahh onlara bana ismimle hitap etmeleri için nasıl yalvardığımı bilemezsin"
Hermione de gülmüştü. "Sahii, hep ben anlattım sen neden onlara diğerleri gibi davranmadığını anlat. İlk defa kendim gibi biriyle tanıştım." dedi aynı heyecanla.
"Ben onlarla büyüdüm herkes bana kötü davransa bile onlar davranmazdı. Buna ormandaki canlılar da dahil. Onlar bana iyi davranırken, ben onlara minnettar olacağıma neden onlara bir pislik gibi davranayım ki?" Dedi Alanis.
"Ormandaki canlılar mı!?" Dedi Harry ve Ron bir ağızdan. Bu sözle Hermione'nin de kaşları çatılmıştı.
"Evet orman? Hatta derslerden sonra oraya gitmeyi düşünüyorum." dedi kız
"Ama orası yasak!" Dedi Hermione.Bütün düşleri yıkılmış gibi. Kızla tamamen aynı olduklarını düşünmüştü.
Alanis bu söze alayla güldü, "İnanın bana, kurallara uymayı hiç sevmem." dedi ve sınıfa girdi.
Harry ve Ron ise onun arkasından bakıp güldü ve mırıldandı. "Bizde"
***
"Evet Miss... Grindelwald " dedi profesör McGnogall, Alanis'e söz verirken."Dumbledore" diye düzeltti Alanis, ona sertçe bakarak. "iki tane soyadım var ve ikincisini kullanıyorum..."
Minavra ona hâlâ orada olmasına inanamıyormuş gibi bakıyordu. Onun da aklına, onu koridorda gördüğü zaman yolunu değiştirdiği zamanlar geldiğine emindi.
Yanlış anlamasını istemeyerek, "Profesör." ekledi hemen.
McGnogall'ın ona profesör dediğinde gözlerinden geçen acıma duygusundan rahatsız olarak gözlerini kaçırdı.
Tabiki Grindelwald'un kızı olmaktan utanmıyordu.
Ama insanların bu soyadı duyunca ona tepkisi değişiyordu.McGnogall'dan sonra da girdiği dersin profesörlerine de aynı uyarıyı yapmak zorunda kalmıştı.
Derslerdeki başarısından, profesörler daha ilk günden Hermione'nin "Çağının en zeki cadısı" ünvanını elinden alabileceğini düşünüyordu. Hermione ise kendine iyi bir rakip bulduğu için seviniyordu.
Ama o Profesörlerin bilmediği birşey vardı ki, Alanis zaten kendi çağının en zeki cadısıydı.
Onun ünvanını elinden alan Hermione'ydi.***
Alanis ve üçlünün bu günün son dersi olan iksirden
Önce bir saat boş zamanları vardı. Bu boş zamanda Alanis'in isteği üzerine ormana gidiyorlardı.Önlerini platin sarısı saçları olan bir çocuk kesti.
"Ahh ne güzel! Bir Malfoy." içinden geçirdi Alanis.
Bir an bile olsa çocuğu Abraxas sanmıştı. Aynı Harry'yi Floemont sandığı gibi. Bu safkanlar kesinlikle kendini klonluyordu!Çocuk Alanis'in elini dudaklarına götürürken Leydim demişti. Kirpiklerinin üstünden gözleri hayranlıkla bakıyordu.
Doğrulduğunda kızın elini bırakmadan,bir adım atıp yakınlaşmıştı.Çocuğun buz rengi gözleri onu hayranlıkla süzerken, Alanis aynaya bakıyor gibi hissetti. Onları uzaktan gören biri kardeş olduklarını sanabilirdi. Çok benziyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)
FanfictionGrindelwald'un kızı, Dumbledore'un büyüttüğü ve her şeyden çok sevdiği bir kız. Tek arkadaşı Tom Riddle'a aşık olan bir kız. Karanlığın prensesi olarak doğup aydınlığın prensesi olarak büyüyen bir kız. Tarafları karıştıran bir prenses. Sonunda hangi...