Macusa'daydı. Ve şuan çok uzun yıllar önce babası için özel olarak hazırlanan hücreye doğru götürülüyordu. Buraya getirilirkende, özel olarak karşılandığında da, karanlık koridorda hücreye doğru ilerlerken de yüzünde silinmeyen bir sırıtış vardı.
Seherbaz tarafından kapıdan kabaca itilip dizlerinin üstüne düştüğünde güldü. Ayağa kalkmadan saçlarını yüzünden iterken kıkırdadı. Kapıdaki seherbaz ise sinirle sordu.
"Şuan ki durumda gülenecek bir şey bulamıyorum."
Bu onu daha da güldürdü. "Sizin durumunuza gülüyorum."
Adama bakarak yavaşça kafa sallayıp dudak büktü. "Neredeyse sizin için üzüleceğim..."
Onların tedirginliğine ve bütün Avrupa'ya korku salan haberin onların üzerindeki etkisine güldü. "Ah buraya kendi isteğimle geldim. Size bir şey yapmam."
Gülümsemesi bütün yüzünü kapladı.
"Ama buraya beni almaya gelecek kişiler için aynısını söyleyemem.""Sizin yerinizde olsam bana iyi davranmaya çalışırdım zira Macusa'nın başınıza yıkılmasına çok az kaldı."
Yavaşça ayağa kalkıp onlara doğru bir adım attı ve dudak büktü. "Amerikayı ateşe vermelerinden korkuyorum."
Tekrar gülerken kaşlarını kaldırdı, delirmiş gibi gözüküyordu. "Biliyor musun yalan söylemeyi hiç beceremem. Bu çok eğlenceli olacak."
"Bunlar büyük hayaller Gri Prenses... İhtiyar Grindelwald bu kadar seherbaza karşı hiç bir şey yapamaz. Yıllar önce olduğu gibi seherbazlara yenilecek.
Yeni gelen genç lacivert cübbeli adamın sakinliğine ve cesaretine kaşlarını kaldırdı. "Kusura bakma ama babamı bu hücrede göremiyorum. Demekki seherbazlar onu yenememiş değil mi?"
Gülerken zifiri karanlık hücreye döndü. "Burada mısın baba?"
Kaşlarını çatmış seherbaza geri döndü. "Burada değil."
"Sen gerçekten delisin değil mi?"
Yakışıklı seherbazın sözleri onu güldürdü. "Bazen. Ama bu durumda benimle böyle konuşabildiğine göre sende pek aklı başında sayılmazsın değil mi?"
Seherbaz da ona gülümsedi sakince. "Ben senin düşmanlarından biri değilim Gri Prenses... Grindelwald'un düşmanlarından biriyim..."
Adamın ona acıma dolu bakışları ve sözleriyle gülüşü yavaşça solarken, nefret ettiği hisle kusmak istedi.
Adam ifadesini bozmadı, elini kapıya koydu ve gülümsedi."Hücrenin boş olduğunu mu söylemiştin? Artık dolu... Hemde bir Grindelwald ile."
Kapı yüzüne çarptığında sonsuz bir karanlık tarafından çevrelendi. Kapıya bakmaya devam etti.. Fısıldadığının farkında bile değildi.
"Bütün hayatımı ne kadar da basit özetledin..."
İç çekerek hücreye döndü ve zifiri karanlıkta önünü görmeye çalışarak duvar köşesine gidip diz çöktü. Sırtını duvara yaslayıp ayaklarını uzatırken eli yanağındaki kesiğe gitti. Elindeki kana baktığındaysa derin bir nefes verdi.
Kendi kendine konuşurken dudaklarını birbirine bastırarak hücreye göz gezdirdi."Alanis Grindelwald Tarih boyunca, sonunda ilk kez hakettiği yerde.."
Kafasını yanındaki duvara yaslarken kendi sözlerine güldü. Derin bir nefes alırken gözlerini yumdu ve sonsuz karanlığa gömüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)
FanfictionGrindelwald'un kızı, Dumbledore'un büyüttüğü ve her şeyden çok sevdiği bir kız. Tek arkadaşı Tom Riddle'a aşık olan bir kız. Karanlığın prensesi olarak doğup aydınlığın prensesi olarak büyüyen bir kız. Tarafları karıştıran bir prenses. Sonunda hangi...