Hata

779 77 21
                                    

Knockturn sokağına giderken Diagon yolunda bir kaç yeri izledi. İnsanların gözüne sokulmak istenerek her yerde  hepsinde aynı haberin anlatıldığı gazeteler vardı. Haberler saklanmamıştı. Dumbledore açık oynuyordu ve kızdaki, onu biraz olsun düşündüğü hakkındaki umut kırıntısını öldürmüş oluyordu. Böylesi kız için bile daha iyiydi ya, kabullenmek istemesede.

Burası hiç olmadığı kadar sessiz ve ıssızdı. Dükkanlar talan edilmiş, bazıları terkedilmişti. Son kalan bir kaç kişi dönüp ona baktı, zavallıca.
Ölüm yiyenler aralarındaydı, her yerdeydiler, ve onların yapabileceği tek şey izlemek, ya da bir kez daha bütün umudu Dumbledore'a bağlamaktı.

Borkin ve Burkes'e gitmek ve Dolabı kontrol etmek istemişti. Draco'nun bunu yapabilecek kadar zeki ve sinsi olduğunu biliyordu, bunu yapmak için hevesli olduğunu da. Onu tehlikeye atan bir durum yoktu. Kimseyi tehlikeye atan bir durum yoktu. Doğrusu o Harry Potter'ı bir düşman olarak bile görmemişti hiç. Ortadan kaldırılması gereken bir riskti. Hataydı, yapılmaması gereken bir hata. Ve Zümrüdüanka Yoldaşlığından hiç kimsenin, sesli dile getiremeyeceği gibi, o ölseydi, kimse ölmezdi.

Son hatırladığı buydu. Borgin ve Burkes'e gidiyordu, kaybolan dolaba bakmaya. Sonrası öyle karanlık, öyle pusluydu ki, bir rüyayı andırıyordu. Yolunuzu kaybettiğiniz ve asla bulamadığınız, kabus olduğu bile farkedilmeyecek, bulanık bir rüya.

Karanlık değildi, aksine berraktı her yer. Soğuk değildi, yazdı, ama rüzgar esiyordu. Aklına tekrar kavuştuğunu hissettiğinde, asası elindeydi. Arkasını bir hışımla döndüğünde lanetin kelimeleri dilinin ucundaydı. Ama onları gördüğünde, asası elinden düşüp kayacak gibi oldu sanki.

"Öncelikle bu saçmalık için üzgünüm ama özür dilemeyeceğim."

Grindelwald'un sadece konuşmak için konuştuğu nadir zamanlardan biriydi. Sesi uzaktı sanki, çünkü gözleri çoktan neredeyse ucunda durdukları uçuruma kaymıştı. Öfkenin içinde kaynağını hissederken, hiçte eğleniyor gibi gözükmüyordu.

"Benden ne istiyorsunuz?" Diye bağırdı kız, sesi rüzgarın uğultusuna karıştı.

"Sakinleş," Dumbledore öne çıktı, ciddi ve sertti. Yüzünde herhangi bir hoşgörüden eser yoktu. Ve kız duygularını saklamaktan kaçınmıyordu bu sefer. Bu, garipti, daha önce yaşadığı bir anı tekrarlamak gibiydi. İçgüdüleri hemen kaçmasını bağırırken, mantıklı tarafı bir şekilde koparılmış,
düşündüğü her şeyi söylemek için olan tek fırsat buymuş gibiydi.

Birazdan hava kararacak, gözleri kapanacaktı ve yine bir büyü boşluğunda, bilinmeyen bir zamanda sıkışacaktı, belkide bir ilerisi, tek pürüz, tek hata, Harry Potter değildi de oydu. Gözden çıkarılacak olan da oydu.. Bunu bildiği için miydi her şey? Bundan korktuğu için miydi?

Korku. O an hissettiği şey. Ona doğru gelen Dumbledore'dan tanımadığı, biriymişçesine kaçtı. "Yaklaşma." 

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin