Kız kapı yüzüne kapandığında bir yorgunluk inlemesiyle başını başlığa yaslarken ellerini saçlarından geçirdi.
Tom'un ne düşündüğünü ve ne demek istediğini biliyordu. Seçim şansı olmadığını düşünmüştü. Ve onun bunu en başından beri bilerek onu kendine aşık ettiğini, her şeyin onun kontrolü dışında gerçekleştiğini düşünmüştü.
Kafasının nasıl işlediğini biliyordu ama... Lanet olsun onu Merope denen o kadın gibi mi sanıyordu!
Sinir onu ele geçirirken o tanıdık melodiyi mırıldanmaya başladığının farkında değildi. Hiç bir şey olmadı. Fawkes gelmedi. İşte o zaman farketti onu çağırdığını.
Bunun farkındalığıyla gözünden akan yaş bütün sinirini aldı sanki. Gelmemişti çünkü Fawkes sadece Dumledore'a sonuna kadar sadık olanların yardımına gelirdi...
Ve Lord Voldemort'un yatağında yatarken Dumbledore'a pek sadık sayılmıyordu anlaşılan.
Kapıdan süzülerek gelen devasa yılanı gördüğünde güldü, akıl sağlığını kaybetmek üzere olduğunu kendisi de biliyordu. "Gel Nagini, bari sen gel.."
Yılan süzülüp yatakta yanına kıvrılırken
Derin bir nefes aldı. Onun başını okşarken fısıldadı. "Sahibine o kadar kızgınım ki Nagini! Biliyor musun, kendisi aptalın teki!"Ellerini saçlarından geçirirken sinirle güldü. Gerçekten delirmenin eşiğinde olduğunu kendisi de biliyordu. "Gerçi sen bunu benden daha iyi biliyor olmalısın."
Sağına döndüğünde ona anlamadan bakan yılanı gördü, "Ahh, boşversene."
Asasını salladığında üzerinde siyah bir elbise ve cübbe belirdi. Peşinden gelen yılanı umursamadan odadan çıktı ve kapının önünde dikilen ikiliyi gördü.
Göz devirip onları umursamadan yoluna devam ediyordu ki Lucius Malfoy'un sesini duydu."Leydim, Karanlık Lord size eşlik etmemizi istedi. Gitmenize izni yok."
Kaşları kalkıp ağzı şaşkınlıkla açılırken bedeni sinirle sarsıldı. Adamın ona hitap etme şekline takılmadı bile, son sözleri dişlerini sıkmasına yeterdi.
"İzin falan istemedim." dedi dişlerini sıkarken onlara zehirli bakışlar atarak.
"Başıma sizi mi dikti?""Lordumuz sizden izin istemez." diye düzeltti Bellatrix Lestrange. "Sizin Malikeneden çıkmamanızı emretti."
Başını dikleştirirken alay ve sinirle gülerek kadına doğru yürüdü. "O. Benim Lordum. Değil. Bana. Emir. Veremez." dedi sert bir sesle tane tane. Sonra ateş saçan gözlerine zıtlıkla gülümsedi.
"Ve ben de sizin Leydiniz değilim."Arkasını dönüp yoluna devam ederken peşinden gelmemelerini, onların önlerini kesip tehditkarca tıslayan Nagini sağladığında güldü.
"Leydim, lütfen! Lordumuzun kesin emri-"
Arkasından bağıran Lucius Malfoy'u umursamadan hızlı adımlarla çıkışa doğru ilerlerken onu gören ölüm yiyenlerin başlarını eğdiğini farkettiğinde yüzü ifadesizdi.
Sonunda Malfoy Malikanesinin büyük bahçesine çıktı. Bir kaç ölüm yiyen önünü kestiğinde kaşları hızla kalktı.
Öfke bedenini ele geçirirken onların zırvaladıklarını duymadı bile. Asasını salladığındaysa ona gitmesine izin olmadığını söyleyen ölüm yiyen yere düştü. Nefes alamıyormuş gibi ellerini boğazına götürürken yerde kıvranıyordu.
Bazı ölüm yiyenler de oraya toplanırken Lucius ve Bellatrix'te oraya varmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)
FanfictionGrindelwald'un kızı, Dumbledore'un büyüttüğü ve her şeyden çok sevdiği bir kız. Tek arkadaşı Tom Riddle'a aşık olan bir kız. Karanlığın prensesi olarak doğup aydınlığın prensesi olarak büyüyen bir kız. Tarafları karıştıran bir prenses. Sonunda hangi...