"G-gerçekten öyle bir şeye gerek yok.." Harry tedirgince kekeledikten sonra sonunda elini çekmeyi başardı."Bunu yapmak zorunda değilsin."
Harry ona anlamamışçasına bakarken kafasını salladı. "Umbridge'in cezasına gitme. Albus'la konuşurum."
Harry onun sözlerini desteklercesine"Evet Harry!" diye bağıran Hermione ve "Haklı abi! O kadın sana işkence ediyor!" diye mırıldanan Ron'a aldırmadan kafa salladı. "Hayır Dumbledore'un bilmesine gerek yok. Onun başında zaten yeterince dert var. Kendi başımın çaresine bakabilirim."
Dumbledore'un başında yeterince dert var kısmında kaşları çatılsada onu ima etmeye çalışmadığını biliyordu. "Neden Dumbledore'un bilmesini istemiyorsun?"
Harry ona bakıp iç çekti. "Bak uzatmayacağım tamam mı? Kehaneti bildiğini biliyorum."
Yüzü ciddileşti. "Buraya neden geldiğinizi emin ol çoktan anlamıştım ve bu konuyu ne zaman açacığını merak ediyordum. Ama daha açık ol benden tam olarak ne istiyorsun?"
Onun bir şey söylemeden, kaşları alayla çatıldı ve güldü. "Ohh, tamam anladım Albus'a kızgınsın."
Derin bir nefes alıp verdi. "Sana kehaneti çok geç söylediği için."
"Salak mısın Potter!? Seni korumaya çalışmış!"
Harry gözlerini kaçırıp yorulduğunu belli eden bir ifadeyle omuzlarını düşürdü. "Oturup sakince konuşabilir miyiz? Kendimi pek iyi hissetmiyorum."
Kafa sallayıp hızla koltuklara oturduğunda onlarda arkasından geldi.
Derin bir nefes alıp yanında oturan Harry'nin gözlerinin içine baktı. "Bak kızmakta haklısın ama sadece seni düşünüyor. Çok küçük yaşta omuzlarına çok büyük bir yük yüklemek istememiş sadece."Söyledikleri gerçekten içtendi. Harry ona bakıp kafasını iki yana salladı. "Sen ona söylemesini söylemeseydin bana hiç bir şey söylemeyecekti. Herkes benim hakkımda herşeyi bilerken, beni kendi hakkımda hiç bir şey bilmemeye mahkum ediyordu sadece! Ben- ben birinin ölümüne bile sebep olabilirdim!
Ve şimdi madem benden uzak durup, görmezden gelmek istiyor. Öyle olsun, ona saygı duyacağım."Ondan gözlerini hiç ayırmadan merhametle bakıyordu. "Şuan sadece senin yaşaman için, milyonlarca kişinin hayatını riske atıyor.. ve bunun doğru olmadığını bildiği için suçlu hissediyor."
"N-ne?"
Harry ona şaşkınlıkla bakıp kekelerken, gülümsedi. Şuan kesinlikle Albus'u bu konuda koruduğuna inanamıyordu. Bu konuyu kapatmak istedi.
"Elini uzatır mısın?"
Harry ona anlamamış gibi baktığında yaralı elini nazikçe çekti. Asasını yaranın üstüne getirdiğinde Harry yorgun bir sesle uyarmaya çalıştı. "Büyü işe yaramıyor."
"Hepsini denedik. Umbridge'in kaleminin açtığı yarayı iyileştirmiyor." Hermione dedi.
Asasını yaranın üzerinde gezdirirken büyü sözünü onların duymaması için özen gösterdi. Yara yavaşça kapandı ve iz silindi.
Harry elini geri çektiğinde üçünün de kaşları havadaydı. "Kara büyüyle açılan yaralar normal şifa büyüleriyle kolayca iyileşmez." diye mırıldandıktan sonra Harry'ye döndü "daha iyi?"
Harry elinin üstüne bakarken şaşkınlıkla kafa salladı. "Daha iyi. Teşekkür ederim."
Güldü. "Ben Umbridge'i lanetlemede ısrarcıyım ama." Hermione ve Ron da güldü. "Ciddiydim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)
FanfictionGrindelwald'un kızı, Dumbledore'un büyüttüğü ve her şeyden çok sevdiği bir kız. Tek arkadaşı Tom Riddle'a aşık olan bir kız. Karanlığın prensesi olarak doğup aydınlığın prensesi olarak büyüyen bir kız. Tarafları karıştıran bir prenses. Sonunda hangi...