52. Bölüm

729 32 5
                                    

Hey, hey, hey! Herkese merhaba! Hasta olmama rağmen böyle bir giriş yapmak istedim. Her neyse... Daha fazla meraklanmadan okuyun. Yorumlarınızı merak ediyorum. Geçen bölümde hiç yorum göremedim. Bu beni hayal kırıklığına uğrattı. Batuhan'ın ağzındandı ve ben birkaç yorum beklemiştim... Neyse, bu bölümde yorumlarını görmem dileğiyle...

İyi Okumalar...

''Ulaş gerçektende sana kızgın ve kırgın Elif.''

Büşra'nın sesiyle kendime geldim. Bütün gün Ulaş'ı düşünmüştüm. Hava kararmış yakın bir yerden köpek sesleri geliyordu. Burada çok az ışık bulunurdu. Girişte bulunan lamba az aydınlanmamızı sağlıyordu. Selma Teyze'nin çay bahçesinden gelen ışıklandırmalar eklense de korkumu azatmıyordu.

Yutkundum. Burnum sızladı. Batuhan gideli birkaç saat oluyordu. Büşra yarım saat önce gelmişti ama yanında Ulaş yoktu. Bu hemen duygulanmamı ve kalbimdeki az az baş göstermeye başlayan sızının artmasını sağlamıştı.

Büşra bütn gayretiyle Ulaş'ı geri getirmek için uğraşmış ama faydasız kalmıştı. Ulaş gelmemişti.

Derin bir nefes alıp düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım. Ağlamaktan boğazım ve gözlerim acımaya başlamıştı. Batuhan gittiğinde ağlamayacağıma onu ikna etmiştim ama gittiği gibi göz yaşlarıma engel olamamıştım işte.

''Bilmiyorum... Ne yapıcağımı gerçekten bilmiyorum. Nerede kalıyor?''

Kırgın çıkan sesimle sorduğumda Büşra derin bir nefes aldı. ''Sana söylemem konusunda beni uyardı.''

Ağzım aralandı ama bir şey demeden kapattım. Çenem titredi. Ellerimi sıktım. Gözlerim dolmuştu. ''Hadi ama Büşra... Lütfen. Onunla konuşmam lazım.''

Büşra kararsız kalmış gibi bir bana bir de arkamdaki ağaca baktı. Mavi gözleri beni bulunca kalbimde bir umut belirdi. ''Orhan Abi'nin pansiyonunda kalıyor.'' Sandalyeden kalkmıştım ki bileğimden tuttu. ''Bugün gitme. Biraz düşünsün. Yarın gidersin.''

Derin bir nefes alıp verdim. Başımı sallayıp kalktığım yere oturduğumda elini bileğimden çekti. ''Şimdi sen anlatıyorsun. Batuhan'ı hangi ara affettin?''

Ağzımı açmıştım ki cebimden düşmek üzere olan telefonum titredi. Tanımadığım bir numarayı görünce kaşlarım çatıldı. Telefonu açtım. ''Alo?''

Karşı taraftan kalın ve sert bir erkek sesi duydum. ''Bayan Aykaç. Benim Halil Aslan. Tanıdınız mı?''

Kaşlarım çatıldı ve biraz düşündüm. ''Ha... Evet?''

Halil hemen konuşmaya başladı. ''Düşündünüz mü?''

Fırsatım olmamıştı ki? Lanet olsun. Dudaklarımı yaladım ve bana merakla bakan Büşra'nın karşısında rahatsızca kıpırdandım. ''Aslında hayır. Hiç düşünmeye vaktim olmadı ama şimdi karar verdim. İstemiyorum.''

Halil bir süre konuşmadı. Şaşırmıştı anlaşılan. ''Emin misiniz Bayan Aykaç? İsterseniz birkaç gün daha düşünebilirsiniz.''

Göremeyeceğini bildiğim halde başımı iki yana salladım. ''Gerek yok. İstemiyorum.''

Halil'in sesi biraz sert gelmişti bu sefer. ''Ne kaçırdığınızı biliyor musunuz? Bu sizin için bulunmaz bir fırsat.''

Kaşlarım mümkün olabilecekmiş gibi daha çok çatıldı. ''İstemiyorum Bay Aslan. Lütfen bir daha beni rahatsız etmeyin. İyi günler.''

Telefonu yüzüne kapattığımda Büşra merakla bacağımı dürttü ve ona bakmamı sağladı. ''Kimdi? Ne dedi?''

Gözlerimi devirdim. ''Önemsiz biri.''

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin