58. Bölüm

683 30 4
                                        

İstediğim sınırı geçmemiş olsanız da yeni bölüm bugün yayınlayadım. Çünkü bugün özel bir gün!! :D Gece Kadın'ın birinci yılı!!! Yeah!!! Alkış seslerini duyuyorum! :D Neyse, bende bu yüzden yeni bölümü yayınlamaya karar verdim. İnşallah beğenir ve oylarınızla beni mutlu edersiniz. Bütün okuyucularıma kocak dolusu sevgiler. İyi ki varsınız :*

İyi Okumalar...

Parmağımdaki yüzükle oynamayı ve bakmayı durduramıyordum. Hala dün akşam Batuhan ile sözlendiğimize inanamıyorum. Rüya olduğunu düşünsem de uyuyup uyanmış ve bunun bir rüya olmadığını kesinleştirmiştim. Kalbim küt küt atarken gülümsemeden duramıyordum.

Üzerimdeki örtüyü ayaklarımla tekmeleyip yatağın bir köşesine ittim. Sağıma döndüm ve yüzük parmağımdaki söz yüzüğümü incelemeye başladım. Görünüşte sıradan bir yüzüktü ama benim için öyle değildi. Bu yüzük sayesinde yaşadıklarımın rüya olmadığını ve Batuhan'ın bana ait olduğunu simgeliyordu. Tamam, eskiden de bana aitti ama şimdi biraz resmileşmişti.

Dün akşam düğünün iki hafta sonra olmasına karar kılındı. Tabi ki annemler hemen reddetti. Ben iki haftaya şükredirken annemler bununla yetinmedi. Tabi, onlar Batuhan'ın hemen bu düğün işini halledetmek istediğini bilmiyorlardı. Eğer ben düğün istemeseydim Batuhan beni babamdan istediği gibi nikah memurluğuna götürüp nikahımızı kıydırırdı. Allah'tan bu konuda sözümü dinlemiş ve istediğim düğün için iki hafta müddet vermişti.

Eh, haliyle bizimkilerin bir tarafları tutuşmuştu. Şuan sabahın sekiziydi ve annem bir saat önce uyanmış kahvaltıyı hazırlamıştı.

Teyzemler dün akşam bizde kalmıştı. Bugün düğün alışverişine çıkacaktık. Kuzenlerimin çığlıklarını duyuyordum. Çoktan uyanmış ve bilgisayarın karşısına geçmişlerdi. Bunu bilgisayardan gelen müzik sesinden anlayabiliyordum. İyi ki bilgisayar benim odamda değildi. Melis kendi odasında bilgisayarı bulundurmak için az yalvarmamıştı anneme.

Yatağımdan zar zor kalktım ve odamdan ayaklarımı sürte sürte çıktım.

Mutfağa girdiğimde geri dönmek istedim. Teyzemler aceleyle ağızlarına ekmek tıkmakla uğraşıyordu, annem de yumurtaları pişiyordu ve üçünün de ne kadar telaşlı olduğunun farkındaydım. Kesin bana patlayacaklardı. Bu hep böyle olurdu. Ben rahat biri olduğum için annem ve teyzemler telaşlı olduklarında bana iş buyururlardı. Ben de onlara göre yavaş yaptığımda bana demediklerini bırakmazlardı.

Kardelen Teyze'm beni gördüğünde kaçışımın olmadığını anladım. Kaşları çatıldı. İşte, başlıyoruz. ''Sen daha giyinmedin mi? Yürü, yürü. Giyin çabuk.''

Annem uğraştığı yumurtalardan kafasını kaldırdı ve bana baltı. Onun da kaşları yavaçta çatıldı. ''Ne duruyorsun, Elif? Koş hatta, senin mi düğün alışverişine çıkacağız yoksa bizim mi? Baksana hala duruyor?''

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi devirmemek için kendimi kastım. Arkama döndüğüm gibi koşarak odama girdim ve dolabıma doğru yürüdüm. Sabah sabah bu da neydi? Daha uykumu tam açamamışken onlar kahvaltılarını bile etmişlerdi.

Tişörtümü giyerken Kardelen Teyze'min bağrışını duydum. ''Sarp, Samet! Çocuklar! Hemen kahvaltıya geliyorsunuz. Bugün çok işimiz var! Sizi bekleyemeyiz.''

Sahi, onlar da mı bizimle gelecekti? Ayak bağı olmazlar mıydı?

Giyindikten sonra odamdan çıktım ve mutfağa geçtim. Hatice Tey'zem bir yandan Nazlı'yı gözlemlerken diğer yandan kucağındaki İrem'e bir şeyler yedirmeye çalışıyordu.

Samet ve Sarp ise her zamanki gibi her şeyi yiyorlardı. Benden bile çok yiyorlardı ama yine de çok şişman değillerdi. İriydiler ama şişman değildiler. Ablaları Eylül ise tam tersiydi. Az yerdi ve zayıftı.

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin