60. Bölüm

713 30 4
                                    

Bir sonraki bölüm en uzun yorum yapana ithaf edilecektir. Oylar +10'u geçmemeye devam ederse yeni bölümler geç gelmeye devam edecektir.

İyi Okumalar...

Ece'nin üzerine örtüyü örttükten sonra alnına küçük bir öpücük kondurdum.

Odasından çıkıp uyanmaması için kapısını sessizce kapadım. Bütün gün onunla birlikteydim. Bobo ile oynayıp hikaye anlatatmıştım. Televizyon izlemek için ısrar etsem de odasından çıkmak istememişti. Korktuğu için onu suçlamıyordum tabi ki.

Derin bir nefes alıp merdivenden inmeye devam ettim. Basamağın bittiği yerde Çağatay'ı görünce gülümsemeye çalıştım.

Elindeki telefonuyla ilgilendiği için beni fark etmemişti. Son basamağın sonunda duvara dayanmış bir şekilde duruyordu ve itiraf etmeliyim ki oldukça havalı gözüküyordu.

Boğazımı sahteden temizleyince başını kaldırdı ve benimle göz göze geldi. Hemen telefonu kot pantolonunun cebine koydu. ''Elif, ben de seni bekliyordum.''

Sıkıntıyla iç çektim. ''Ne oldu?''

Çağatay gülümsedi. ''Bir şey olmadı.'' Yüzünde biraz suçluluk duygusu ve acı geçti. ''Yani, Ece'yle tanıştın. Batuhan'ın kararını da biliyorsundur.'' Bana baktı ve yüzümdeki ifadeyi inceledikten sonra devam etti. ''Hayatımızı biliyorsun, Elif. En iyi bilenlerden birisin ve o küçük kızın burada olmaması lazım. Batuhan'ı ikna edebilecek tek kişisin.''

Gülümsedim ama bu gülümseme daha çok acı çekermiş gibiydi ve içimdeki sıkıntıyı belli etmek içindi. ''Ne yapacağım Çağatay? Gerçekten, onun fikrini değiştirebileceğimi mi düşünüyorsun? Yapma, onu benden daha iyi tanıyorsun. Onun fikrini kimse değiştiremez. Yalnız Ece, ona bir şans verirse belki fikri değişebilir.''

Çağatay yaslanmış olduğu duvardan doğruldu ve bir adımla önüme geldi. Tek kaşını kaldırarak yüzümü şüpheyle süzdü. ''Ne yapmayı planlıyorsun Elif?''

Ofladım ve yüzümün önündeki saç tutamını ittirdim. ''Küçük bir şey ama yardıma ihtiyacım var.''

Çağatay geriye doğru bir adım attı. ''Ne yapmam gerek?''

Alt dudağımı ısırıp bakışlarımı kaçırdım. ''Ben, Ece ve Batuhan bir evde kalsak iyi olabilir.''

Çağatay güldü ama neşeli bir kahkahadan çok uzaktı. ''Bunu nasıl yapacağız? Batuhan asla o evde kalmaz. Bunu biliyorsun.''

Boğazımdan sinirimi belirten bir homurdanma çıktı. ''Bunu da siz bulun. Dört kişisiniz. Yapabilirsiniz herhalde. Efe'den yardım alın. Aranızda Batuhan'a benzeyen o.''

Çağatay'ın kaşları çatıldı ve bir müddet bekledi. Düşünüyordu. ''Bunu düşüneceğim. Bulunca seni arayacağım.''

Başımı salladım. ''Tamam, benim şimdi gitmem gerek. Düğünüm haftaya. Lütfen o zamana kadar bitirelim şu işi. ''

Çağatay başını salladı. ''Sakin ol Elif. Dinlen biraz. Ah, bu arada bugün üniversite sınavının sonuçları açıklancaktı. Ne oldu?''

Gözlerim şaşkınlık ve endişeyle irileşti. ''Ha? Siktir!''

Saçlarımı stresle karıştırdım ve cebimden telefonumu çıkararak annemi aramaya başladım. ''Anne? Üniversite sı...''

''Biliyorum. Elif! Kazandın, kızım. İzmir Ege Üniversitesi!'' Annemin neşeyle çıkan sesi kulaklarımı çınlattı.

Vücudumdaki stres dalgası yavaşça kayboldu. Vücudum yavaşça gevşerken ''Diş hekimliği mi?'' diye sordum.

Annem neşeyle karışık bir çığlık atınca tüylerim diken diken oldu ve kendime yavaşça gelmeye başladım. Telefonun diğer ucundan teyzemlerim çığlıkları duyuluyordu. ''Evet, başardın Elif! Seninle gurur duyuyorum. Sonunda bitti.''

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin