Merdivenlerden inerken garip bir heyecan vardı üzerimde. Dün ki partiden sonra hiç kimsenin yüzünü görmemiştim. Görmekte istemiyordum zaten ama elinde sonunda bu olacaktı değil mi?
Sabah aynanın başında boynumdaki morluğu kapatmak için çok uğraşmıştım. O kadar çok kapatıcı sürmüştüm ki kapatıcı sürdüğüm belli oluyordu artık. Bu yüzden uğraşmayı bırakıp boynumdaki makyajı temizledim.
Şuan mutfağa doğru gidiyordum ve boynumda kocaman bir morluk vardı. Bu beni istemsizce rahatsız ediyordu. Çünkü çocuklar morluğu görünce dün aramızda bir şeylerin olduğunu anlayacaklardı.
Derin bir nefes alıp kafamı dağıtmaya çalıştım. Mutfağa adım attığım gibi başımı eğdim. Mermere bakarak yürüdüm ve sandalyeye oturdum. Göz ucuyla çevreme bakındığımda Çağatay'ın elindeki tablet ile oyalandığını ve tam yanımda oturduğunu fark ettim. Onun yanında Efe oturuyordu ve kaşları çatık bir an beni süzdükten sonra kahvaltısına geri dönmüştü.
Sağ tarafımda ise Ege oturuyordu. O ise pişmiş kelle gibi sırıtıp gözlerimle boynum arasında gidip geliyordu. Karşımda ise Batuhan oturuyordu ve bana bakmamıştı bile. Kahvaltısını etmekle meşgüldu.
Mert yoktu! Çevreme daha dikkatli bakındım. Yoktu işte. Korkak, piç herif.
Kendi kendime küfürler savururken kapının çalmasıyla bir anda yerimden sıçradım. Ödüm boka karıştı be!
Birkaç dakika sonra ayak sesleri duyuldu. Tahminimce kapıyı hizmetçilerden biri açmıştı. Çok geçmeden arkamdan tanıdık bir ses duydum. ''Getirdim.''
Merakıma yenik düşüp arkama döndüğümde Mert'in kasılmış yüzüyle beni süzdüğünü gördüm. Yanında da bir kız vardı.
Mert'in bakışlarını aldırmayıp kızı incelemeye başladım. Simsiyah, düz saçları vardı. Saçlarına uygun renkte kahverengi gözleriyle gerçektende güzel görünüyordu. Şaka yapıyorum. Kız o kadar güzel falan değil. Bir an Wattpad hikayelerindeki gibi kötü kızın bu kız olduğunu hayal ettim de...
Kızı tanımlama şeklim doğruydu. Gerçekten siyah saçları ve siyah gözleri vardı ama yüzü... Ne bileyim? Biraz itici.
Yinede sıcak gülümsemelerimden birini taktım yüzüme. Batuhan'ın sert sesiyle yüreğim ağzıma geldi. ''Arıf'ın kızı sensin demek. Sana nasıl güvenebiliriz?''
Ağzımdan yanlışlıkla ''Ha?'' kelimesi çıktı. Başımı ağır çekimde çevirip kıza bakmaya başladım. Ağzım açık kalmıştı ve kapatamıyordum. Arıf'ın bir kızı mı vardı. Ve benim yaşlarımda gözüküyordu kızı. Tamam bir yaş falan küçük olabilirdi.
Ben Arıf'ı genç zannediyordum. Yani vücudu falan gayet iyiydi. Demek ki kendine bakıyormuş adam.
''O sadece benim biyolojik babam. Annemin bana hamile kaldığını öğrendiğinde ne bok yersen ye diyen bir adama baba demem. Annem ile ben bu zamana kadar çok acılar çektik o adam yüzünden. Sizin kadar ben de intikam istiyorum.''
Kızın olgun konuşmasıyla çenem mermere deyecekti. Sağ boşluğumda bir dirsek hissedince acıyla çığlık atıp arkama hızla döndüm. ''Ne yapıyorsun ya?''
Çirkef karılar gibi bağırdığımın farkındaydım ama çok canımı acıtmıştı hayvan. Boşluğumu ovalarken Ege sırıtmasına devam ediyordu. ''Ağzını daha çok açsaydın bir tren yolu geçecekti oradan.''
Gözlerimi deviri boşluğumu ovalamaya devam ettim. ''Sen O'sun. Gece Kadın, değil mi?''
Kızın seisyle ona döndüm. İkinci defa gözlerimi devirdim. ''Evet.''
![](https://img.wattpad.com/cover/14469965-288-k781862.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KADIN
Teen FictionKoruma iç güdüsü yüzünden bir yalan söylemek insanın hayatını ne kadar değiştirebilirdi ki? Hikayenin kapağını hazırlayan @lorderme 'ye çok teşekkür ederim. © Tüm hakları saklıdır.