33. Bölüm

786 38 7
                                    

Asansörün kapısı açıldı ve dışarıya attım kendimi. Uyandığımda Batuhan yanımda değildi. Küçük bir kağıda uyandığımda kafeye gelmem gerektiğini yazmıştı. Tamam, şimdi hiç kimseyi kandırmak istemem. Uyandığımda Batuhan'ı yanımda görmek ve tatlı bir çift gibi davranmak istemiştim ama burada Batuhan'dan bahsediyoruz. Bu imkansız bir şey!

Kafenin yerini sormak için bir personeli durdurdum. Derin bir nefes aldım ve İngilizce konuşmaya başladım. '' Where is the cafe?''

Personel kibarca gülümsedi ve eliyle arkasını işaret etti. Kafenin camdan olan kapısını görünce sırıttım. ''Thank you.''

Personel ''You're welcome.'' dedi.

Hızlı adımlarla kafeye doğru yürüdüm. Kapıya bir dakika kala kendiliğinden açıldı. Şaşkınlıkla bir süre orada dikildiğimde kendime gelip bacaklarıma hareket etmeleri için emir verdim.

İçeriye girmemle kapının sol kısmında kalan ilk masada bizimkileri görmem bir oldu. Cam yanına Batuhan oturmuştu. Onun karşısındaki sandalye boştu. Sanırım bana ayırmışlardı. Batuhan'ın yanında Ege, Ege'nin yanında tanımadığım bir kız ve kızın yanında da Mert oturuyordu.

Ege'nin karşısında Efe ve Efe'nin yanında Selin oturuyordu. Çağatay ve Meltem de yan yana oturmuştu. Pınar da Meltem'in yanındaydı. Herkes birbiriyle sohbete dalmıştı.

Onlara doğru yürüdüğümde Batuhan'ın bakışları bana kaydı. İster istemez gülümsedim ve bakışlarımı kaçırdım.

Batuhan'ın karşısındaki sandalyeye oturduğumda Ege bana döndü. ''Elif! Yanımda gördüğün bu güzel bayanın adı Ada. Buradaki işlerimizden sorumludur kendisi. ''

Şaşkınlıkla kızı süzerken gülümsemeye çalıştım. Kız cidden güzeldi. Kusursuz bir yüzü vardı. Sarı saçları oldukça hacimli görünüyordu ve sıcak gülüşünü yüzünden eksik etmiyordu. ''Merhaba.''

Sonunda konuşabildiğimde kendime tebrik yolladım. Ada da gülümsedi. ''Selam. Senin namını çok duydum. Bizim çocukları iyi idare etmişsin. Tebrik ederim.''

Kıkırdadım. ''Bunu yapmak için çok uğraşıyorum. Başarabildiysem sevindim.''

Ada bir an kahkaha attı. ''Ah, biliyor musun? Aslında ben de Türkiye de çalışıyordum bir zamanlar. Yani normal biriydim ama bu gerzeklerle tanışmamla hayatımın değişmesi bir oldu. Beni buraya yollayıp kıçlarını kurtarmamı istediler. Biliyorsun ki onlar ne isterlerse yapıyorlar. İtiraz bile edemedim!''

Bu sefer kahkaha atan bendim. Mert'in güldüğünü gördüm. ''Hadi ama Ada, bu işi sevdiğini biliyorduk. En iyisi de sendin ve biz sadece hakkını verdik.''

Merakla gözlerimi kırpıştırdım. ''Ne iş yapıyorsun sahi?''

Sorumu Batuhan yanıtlayınca dudaklarımı dilimle ıslattım. ''Polis teşkilatında bulunan bize ait suçlamaları kaldırıyor.''

Şaşkınlıkla Ada'ya baktım. O ise bizi önemsemeden Ege ve Mert ile konuşuyordu. Selin ve Efe'ye baktığımda ise yanımda olmadıklarını fark ettim. Ne ara gitmişlerdi? Her neyse...

O kadar dalmışım ki Pınar'ın yanıma oturduğunu son anda fark ettim. Ona doğru döndüğümde ise Mert ile Ada'ya sert bakışlarını attığını gördüm. Kıskanıyor muydu? Yok artık. Ne yaptın sen Mert?

Garsonun gelmesiyle dikkatimi ona verdim. İtalyanca bir şeyler söyleyince öylece bakakaldım. Ada bize dönüp hepimize teker teker baktı. Bakışları bende durdu. ''Ne istersin Elif?''

Bu sırada herkes siparişini İtalyanca veya İngilizce veriyordu. Pınar bile! Üstelik o kız benden küçük. Kesinlikle İngilizce'mi geliştirmeliyim.

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin