64. Bölüm

395 18 16
                                    


Herkese merhaba,

Vay be! Ne kadar oldu yeni bölüm yazmayalı? Baya özlemişim.

Öncelikle geç olsa da herkesin 23 Nisan'ı kutlu olsun.

Sizi çok beklettiğim için özür dilerim. Normalde YGS'den sonraki haftalar yazarım ve yayınlarım diye düşünüyordum ama YGS'den, sonuçlar derken baya stresli ve yorucu bir ay oldu benim için. Bu yüzden yazamadım, özür dilerim.

Bu arada, 5 Nisan'a kadar bitirmeyi umuyordum ama yetişmedi. Neden mi 5 Nisan? Çünkü Gece Kadın'ın 2. Yılı oldu!!!!

-Alkış sesleri-

Vay canına 2 yıl, koskoca sizlerle birlikte geçirdiğim 2 yıl. Dile kolay. Yanımda olan ve beni destekleyen herkese çok çok teşekkür derim. İyi ki varsınız. Hepinizi çok öpüyorum.

Neyse, konuyu fazla uzatmadan sesimi keseyim de yeni bölümü okuyun ^^

İyi Okumalar...


Gözlerimi açtığımda daha yeni sabah olmuş, güneşin ışıkları Tokyo'nun sokaklarını yeni yeni aydınlatıyordu. Tokyo da olduğuma bir türlü inanamıyordum. Yaşadıklarım, yaşıyor olduğum bu hayat gerçek değil gibi geliyordu. Kitaplardan, filmlerden özendiğim hayatı yaşıyordum ve bu çok tuhaf hissettiriyordu. Sanki gözlerimi her açtığımda bu rüyadan uyanıp gerçek hayata –sınav dönemime ve evime- dönecekmişim gibi geliyordu.

Yataktan çıkıp, otel odasının en ucunda duvara dayalı olan buzdolabına doğru yürüdüm. Çok fazla susamıştım. Normalde pek fazla su içen biri değildim ve bu yüzden pek çok hastalığa yakalanmıştım. Bedenim her ne kadar güçlü gibi görünse de oldukça zayıf ve hassastı.

Suyumu içtikten sonra Batuhan'ın uyuyan yüzünde göz gezdirdim. İç çekerken buldum kendimi. Ona olan bu duygularımın sonu yok gibiydi. Bizim hikayemizin sonu mutlu bitecek gibi görünse de kaderin neler yapacağını kestiremiyordum.

Batuhan ile mutlu mesut bir hayat tabi ki istiyordum. Çocuklarımızla uzun ve mutlu bir ömür ama bunlar için çok erken değil miydi? Batuhan daha işlerini tam olarak yoluna koyamamıştı. Çocuk ise... Hamile olma ihtimalim azdı ve şuan ikimiz de bir çocuğa hazır değildik.

İç çekerek yatağa doğru yürüdüm. Batuhan'ın yanına oturunca biraz kıpırdanıp kaşlarını çattı. Tarçın kokusu alıyordum buram buram. Kaşlarını çatınca ayrı bir yakışıklı oluyordu. Bana göre her haliyle yakışıklıydı gerçi. İnsanın sevdiği her haliyle yakışıklı gelirmiş ona.

Yataktan kalkmak için hareketlendiğimde bir kol bileğime yapıştı ve beni kendisine doğru çekti.

''Ba...Batuhan?''

Şaşkınlıkla kekelemiş ve kollarından kurtulmaya çalıştım ama o beni daha sıkı sarmıştı.

''Saat kaç?''

Gözüm duvara asılı olan saatte kaydı. ''Dokuza geliyor.''

''Erken.''

Kıkırdadım. ''Değil, en azından benim için.''

Batuhan beni ittirerek yanına yatmamı sağladı. ''Beni bu erken saatte uyandırdığın için ceza alacaksın.''

Başımı kaldırarak yarı açık gözlerine baktım. '' Ne cezası?''

Yüzü yüzüme yaklaştı. Dudakları dudaklarımla buluşunca gözlerimi kapatıp ona karşılık vermeye başladım. Dudakları nazik ve yavaşça benimkileri sarıyordu.

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin