45. Bölüm

730 33 2
                                    

Uzun bir bölüm oldu. İnşallah beğenirsiniz. Oylamayı ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. 

İyi Okumalar...

Ada'nın Ağzından

Elif'ler gideli neredeyse dört gün oluyordu. Ege'nin ısrarlarıyla Batuhan'ların evinde kalmaya devam ediyordum ve çıldırmak üzereydim.

Sinirle saçlarımı geriye savurdum. Cenk ile buluşacaktım ve ne giyeceğime karar verememiştim. Elif, kıyafetlerinden kullanmama kızmazdı umarım.

Koyu renklerle süzlenmiş elbiseyi elime alıp yatağın üzerine koydum. Bir yandan da Mert'i düşünüyordum. Onu neredeyse iki yıldır seviyordum ve bunu göremeyecek kadar salaktı ya da bilmemezlikten geliyordu ve bu benim iyice sinirlerimi bozuyordu. Artık Mert'den umudumu yitirmeye başlıyordum. Belki de kafamda onu çok büyütmüşümdür. Ne de olsa birisini ne kadar çok hayal edip, onu düşünürseniz o kişiye daha çok bağlanırsınız.

Telefon numarımı nereden bulduğu hakkında en ufak fikrim yok ama Cenk bu sabah bana mesaj atmıştı. Cevap verip vermemek arasında çok kalmıştım. Öyle ki, çocuğa öğleye doğru cevap verebilmiştim.

Hazırlandığımdan emin olduktan sonra yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirdim. Odadan çıkıp merdivenlerden inerken olabildiğince dikkat çekmemek istiyordum.

Filmlerdeki gibi Mert beni görüp hesap sormadı ya da kıskançlık krizlerine girmedi. Ah, kimi kandırıyordum? Seven insan kıskanırdı.

Her neyse, normal bir şekilde evden çıktım. İki gün sonra Selin ve Efe'nin düğünü vardı. Basından gizli bir şekilde olacak ve çok yakın kişiler davet edilmişti. Efe ve Selin neredeyse bir aydır bu düğün için uğraşıyorlardı ve açıkçası Selin'nin gelinliği gerçekten çok güzeldi.

Başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Bugünlerde çok fazla şeyler düşünüyordum. Bu yüzden yarım saat önce arayıp çağırdığım taksicinin ne dediğini duyamadım. ''Efendim?''

Taksici sıkıntıyla iç çekince gözlerimi devirdim. ''Ne zaman bineceksiniz diyorum. İşim gücüm var benim. Allah, Allah!''

Ağzım açık kalmıştı. Çok geçmeden kaşlarım çatıldı. Çattık iyi mi? ''İşin de gücün de benim. Müşteri olan benim be! Bir de karşıma gelmiş dayılık taslıyorsun. Paranı ben vereceğim. Bu yüzden çeneni kapa.''

Taksicinin ağzı açıldı. Ardından bir şeyler söyleyemeyeceğini anlayınca suratı kızarmaya başladı. Sakallarından kızarıklığı pek anlaşılmasa da ben fark etmiştim.

Taksinin arka koltuğuna oturdum ve o sormadan ben söyledim. ''Kızılay.''

Taksici sinirle vites değiştirirken dişlerimi sıktım. Her dengesiz bana mı gelir arkadaş? Onu önemsememeye çalışarak camdan dışarıyı izlemeye başladım. 

Hiç olmayacak yere aklıma Mert geliyordu. Onun yüzü, vücudu, gözler... Ah! Yeter. Düşünmeyeceğim. Cenk ile buluşmaya gidiyorum. Tamam, itiraf ediyorum ki Cenk de çok yakışıklı biriydi ama ... Bilemiyorum! Hiç kimse Mert'in yerini tutamazdı. Onu iki yıldır seviyordum ben ve her ne kadar kabul etmek istemesem de hala da seviyorum.

Ah, Mert! Biraz o güzel gözlerini açıp beni görebilsen keşke.

''Hanım efendi. Geldik!'' 

Taksicinin sert sesiyle ürperdim. Dikiz aynasından bana bakıyordu ve kaşları çatılmıştı. Yarabbi, sen bana sabır ver! 

Çantamdan ne kadar olduğunu saymadığım parayı taksiciye uzattım ve o bir şeyler söylemeden arabadan indim.

Kaldırımın üzerine çıktım ve ilerlemeye başladım. Burada Yıldız Pastanesi'nde buluşacaktık. Ne ilginç ama (!). Liseli aşıklar gibi pastanede buluşuyoruz.

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin