27. Bölüm

842 41 2
                                        

Kırmızı bavulu elime aldım. ''Üzgünüm Çağatay ama benim bir gururum var. Gidiyorum. ''

Bavulu sürükleyerek evden çıktım. Çağatay'ın itiraz eden sesini duyuyordum ama dinlemiyordum. Gitmeliydim. Buradan bir an önce gitmeliydim ama nereye? Ailem beni istemezdi. Oraya gitsem beni öldürene kadar döverlerdi.

Derin bir nefes alıp Ankara'nın sokaklarında gezmeye başladım. Nereye gidecektim? Elimde bir bavul ile yalnız kalmıştım.

Yutkunarak bir ağacın altında durdum. Sırtımı ağaca yasladım. Cebimden telefonumu çıkarıp Buse'yi aramaya başladım. Son anda aklıma gelen fikirle hemen telefonu kapattım. Onu tehlikeye atamazdım. Peşimde birçok adam vardı. Lanet olsun ki, hepsi benden nefret ediyorlardı.

Telefonum titreyince birden ürktüm. Elime aldım ve ne olduğuna baktım. Ah, ne şans ama! Bugün benim doğum günüm! Çok güzel on sekizinci yaş günüme böyle giriyorum.

Aklıma gelen ani fikirle sarsıldım. Babamlar on sekizinci yaş günümde kullanabileceğim banka hesabı açmışlardı bana. Küçük bir mevlaydı. Birkaç günlüğüne otelde kalabilirdim.

Sevinç ile gülümseyip bildiğim en ucuz otele doğru yol almaya başladım. Okulumun biraz ilerisindeydi. Hep önünden geçerdik servisle. Ve bildiğim kadarıyla bir yaşlı çift sahibiydi orasının.

Otele girdiğim gibi esen rüzgar ile gülümsedim. Gerçekten çok sıcaktı. 

Resapsiyona doğru elimdeki bavul ile yürüdüm. Resepsiyonda yaşlı bir adam duruyordu. ''Hoşgeldin kızım. Oda mı lazımdı?''

Sıcak bir şekilde gülümsedim. ''Şey evet. Elif Aykaç adında bir banka hesabı olacak. Bakar mısınız?''

Yaşlı adam bilgisiyarda birkaç işlem yaptı. Beklerken ayağım ile ritim tutuyordum. Sonunda adam bana dönüp ''Kimlik alabilir miyim?'' diye sorunca tereddüt ettim. Kimliğim cüzdanımda olması gerekti. O da bavulun içindeydi.

Eğilip bavulun ön kısmını açtım. Cüzdanımı gördüğüm gibi gülümseyerek elime aldım. Açtığım bavulun fermuarını kapattım ve cüzdanımdan kimliğimi çıkarıp adama uzattım.

Yaşlı adam kimliğime bakıp bir şeyler yapınca bilgisayardan sıkıntıyla nefesimi dışarıya verdim. Bir aksilik çıkmazdı inşallah.

Adam bana döndü. Kimliği bana uzatırken ''Hesabınızda bir buçuk milyar var. Kaç gün kalacaksınız?'' diye sorunca hızlıca ''Üç dedim.''

Duraksadım ve ''Günlük ne kadardı acaba?'' diye sordum. Adam işlemleri hallederken ''Yetmiş beş lira.'' dedi.

Başımı salladım. Cebimden telefonum titreyin gözlerimi devirdim ve telefonu elime aldım. Annem arıyordu. İster istemez heyecanladım. Bir sorun mu vardı? Ne söyleyecekti? Korku ve merak arasında gidip gelirken telefonu açmıştım.

''Elif?'' Annemin sesi ilk defa böyle üzüntülü çıkıyordu. ''Anne?''

Annemin burnunu çektiğini duydum. ''Doğum günün kutlu olsun kızım.''

Buruk bir şekilde gülümsedim. ''Sağ ol anne.''

Bir süre sessizlik oldu. Bu sırada adam bana kalacağım odanın anahtarını uzattı. Ağzımı oynatarak ''Teşekkürler.'' dedim.

Bavulumu çekiştirirken avucumda anahatarı sıkıyor diğer elimle de telefonu sabitliyordum. ''Elif? Şey.. Seni özledim kızım. Neler olduğunu bana anlatmak ister misin?''

Annemi ilk defa bu kadar anlayışlı görüyordum. Şaşırarak otel odasının kapısını açtım. Bavulu otel odamın içine soktum. Derin bir nefes alıp telefonu diğer kulağıma koydum. ''Tamam... Ben okulun ilersindeki oteldeyim. Buraya gelebilir misin? Yüz yüze anlatayım.''

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin