20. Bölüm

1K 50 4
                                    

Geri çekildiğinde gözlerimi açmak istemedim. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum ve açıkçası korkuyordum. Öptüğüme pişman mıydım? Evet. Peki tekrar öpmek istiyor muydum? Belki. 

Sürtükçe olabilir ama çocuk harika öpüşüyordu. O kadar yavaş ve nazikti ki kendimi çok özel hissetmiştim.

Hızlı nefes alış verişlerimi yavaşlatmak adına yutkundum ve yavaşça gözlerimi açtım. Mert'in eli belimde duruyordu ve nefeslerimiz birbirine karışacak kadar yakındık birbirimize. Gözlerimi kaçırdım. Yanaklarım alev aldı. Ondan hoşlanıyor muydum? Hayır, kesinlikle hayır. Peki neden bedenim böyle davranıyordu? Çünkü bu olanlara alışık değildi. Aptal bakirelerdendim işte.

Çenemdeki baskıyla yüzüm Mert'e döndü. Gözlerine bakmaya korktuğum için dudaklarına bakmayı seçtim. Onun dudağı mı kanıyordu? Ben mi yapmıştım? Aman Allah'ım!

''Elif...'' Sesi az önceki öpüşmemizden dolayı yoğun ve duygu yüklü çıkmıştı. Cümlesini tamamlayamadı. Sanırım nefesini kontrol etmekle meşgüldu. Benim gibi.

Derin bir nefes aldım ve geri çekildim. Çekilmemle belimdeki eli yanına düştü. Kalbim çok hızlı atıyordu. Sanki karşımdaki Mert'e gitmek istiyordu.

Başımı iki yana salladım. ''Özür dilerim... Ben... Ne yaptığımı bilmiyordum.''

Ne diyeceğimi bilemeden ağzıma geleni söylemeye başladım. Ne denirdi ki bu durumda? Resmen sürtük olmuştum. Lanet olsun. Kesin böyle düşünüyordu.

Mert'in yüzünde tatlı denebilecek bir gülümseme olunca dudağımı ısırdım. ''Biliyorum... Ben, gitsem iyi olur.''

Başımı sallamakla yetindim. Odadan çıktığı gibi kendimi yatağa attım. Lanet olsun! Ne yapmıştım ben? Şimdi ne yapacaktım? Mert'ten kesinlikle hoşlanmıyordum.

O zaman neden öptün onu?

Selam iç ses. Neredeydin sen? Kaç günlerdir yoktun. Özlettin kendini.

Kapa lan çeneni. Asıl sorunumuz senin sürtük olman.

Dişlerimi sıktım. Sikitir, haklıydı. Lanet iç sesim haklıydı.

Ne sandın!

Tamam be, sus! Kafamı dağıtmam lazım. Acilen!

Odadan çıkıp uzun koridorda hızla yürüdüm. Allah'tan hiç kimseyi görmemiştim. Merdivenlerden indiğim gibi karşıma çıkan Ege sayesinde yerimden sıçrayıp çığlık attım. Atmamla Ege'de çığlık atınca kahkahalarla gülmeye başladım. O da gülünce dudaklarımı birbirine bastırarak kahkahamı kestim.

''Neden çığlık atıyorsun be Elif?''  diye sorunca kaşlarımı kaldırdım. ''Sen neden öyle birden karşıma çıkıyorsun. Hem o nasıl bir çığlıktı? Karı gibi çığlık atıyorsun.''

Kıkırdamaya başlayınca kaşlarını çattı. ''Kırıldım.''

Numaradan kırılma rolü yaptığı belli oluyordu. Dudaklarımı büzüp yanağını sıktım. ''Üzülme hemen.''

Ege sırıtırken ''Öpersen affederim.'' dedi pişkince.

Gözlerimi kıstım. ''Rüyanda bile göremezsin.''

Arkamı dönüp dövüş sahasına giden merdivenlerden inerken arkamdan ''Dövüşürken seksi olduğunu duydum. İzleyebilir miyim?'' diye sordu.

Kaşlarım anında çatılmıştı. Beni dövüşürken burada sadece Batuhan görmüştü. Benim seksi olduğumu mu düşünüyordu yani? Yok artık! 

Hızla arkaya döndüm. ''Defol git Ege.''

Koşar adımlarla sahaya geldiğim gibi derin bir nefes aldım. Bıçaklardan birini alıp oynamaya başladığımda Batuhan'ın işkencesi geldi aklıma. Kaşlarım daha çok çatıldı. Öfke bütün bedenimi kapladı. Aciz olmaktan nefret ediyordum. Özellikle bu kişinin Batuhan olunca daha kötü oluyordum.

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin