28. Bölüm

867 40 6
                                        

Evin kapısı açıldığı gibi kolumu sıkıca tutmuş olan Batuhan beni evin içine fırlattı. Ciddiyim hani filmlerde olur ya adam kadını kolundan tutup atar, aynen o şekilde olmuştu ve dengemi sağlamasaydım yeri öpücektim.

Kolumun sızısıyla yüzümü buruşturdum ve doğruldum. Batuhan yanımdan geçti. ''Yürü.''

Sert sesiyle titredim ve onu takip ettim. Salona girdiğimizde herkesin yüzü bize döndü ve benim başım otomatik olarak eğildi. Allah'ım bu çok utanç vericiydi. Çağatay'ın yüzüne bakamıyordum. Daha doğrusu hiçbirinin yüzüne bakamıyordum. Gururum olduğunu söyleyip gitmiştim bu evden ve birkaç saat sonra tekrar buradaydım.

Sinirle tısladım ve kendime biraz öz güven aşıladım. Dik durdum ve başımı kaldırdım. Pınar'ın yanına oturdum. Bu sırada Batuhan çoktan yerine oturmuştu.

Dişlerimi sıkıyordum bir şey söylememek için. Yoksa çok kötü patlayacaktım. Mert boğazını temizleyerek dikkatleri üzerine çekti. Ona baktığımda göz göze geldik. Direk olarak gözlerini kaçırdı. Bu benim üzülmeme sebep olmuştu. Beni sürtük olarak görüyordu belki de. Hem onunla öpüşmüştüm hem de Batuhan ile. Allah'ım bu ben değilim!

Yutkundum. Mert Batuhan'a dikmişti sert bakışlarını ama ona bakmasam bile Batuhan'ın şuan bana baktığını hissedebiliyordum. ''Ona söyledin mi?''

Burada O diye bahsedilen kişi ben oluyordum. Bu bariz bir şekilde ortadaydı. ''Bu akşam bir baskına gidiyoruz ve sen de bizimle geleceksin.''

Batuhan'ın sesini duymamla ürperdim. Ne diyordu Allah aşkına? ''Sen ne dediğinin farkında mısın? Ne baskını? Ben ne anlarım baskından...''

Efe'nin yanında oturan Ege söze daldı. ''Hadi ama Elif? Nasıl dövüştüğünü hepimiz iyi biliyoruz. Bahse varım silahları da iyi tanıyorsundur.''

Bakışlarımı kaçırdım. ''Olabilir ama ne baskını olduğunu bana söyleseniz iyi olurdu.''

Ege gülümsedi. Bu adam neden çocuk gibiydi ya? ''Mehmet Aydın ile yurtdışından gelen adamlar arasında bu akşam anlaşma olacak. Kaçak silahlar falan. Onları biz alacağız.''

Çağatay'ın sesiyle ona döndüm. Ona bakmamla birlikte içimde bir ağırlık oluştu. Bu sabah o kadar kararlı konuşmuştum ki ona karşı... Şimdi onun karşısındaydım yine.

Başımı sallayıp önüme döndüm. Derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım. Herkesin bakışları benim üzerime sabitlenmişti yine. ''Kaçmayacağım korkmayın. Üzerimi değiştirmeye gidi... Of! Eşyalarım otelde kaldı.''

Kaşlarımı çatıp Batuhan'a bakmaya başladığımda hiç oralı olmadı. Aklıma gelen ani kişi ile Efe'ye döndüm. ''Gök nasıl Efe? Onu kaç gündür ziyaret etmiyoruz. En azından ben etmiyorum. Seni bilmem.''

Efe rahatsızca kıpırdandı. ''Dün ziyaret ettim. İyi görünüyordu. Yeni kıyafetleri var artık.''

Gülümsedim. Gök'ü düşünürken Melis geldi aklıma. Benim küçük kardeşim. Artık onu göremeyecektim. 

Kalktığım yere oturdum ve ağlamaya başladım. Yanımda duran Pınar bana doğru eğildi. ''Neden ağlıyorsun Elif?''

Hıçkırdım. ''Belli değil mi? Hayatımın içine edildi. Ailemden ayrıyım. Aynı şehirdeyiz ama çok uzaktayız. Kız kardeşimi göremeyeceğim. Arkadaşlarım, okulum hepsi hayal oldu.''

Pınar kaşlarını çattı. ''Bu işe başlamadan önce düşünecektin bunları Elif. Hangi akla Gece Kadın oldun ki?''

Ah, doğru o beni gerçek gece kadın sanıyordu. Başımı iki yana salladım. Hızla ayağa kalkıp salondan çıktım. Merdivenlerden çıkarken gözyaşlarımdan önümü göremiyordum. 

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin