34. Bölüm

752 36 2
                                        

Elif'in Bakış Açısı

Esneyerek yataktan doğrulurken gözlerini ovuştururken gürültünün sebebini anlamaya çalışıyordum. Gözlerim tam olarak görmeye başlayınca Batuhan'ın odada bir o yana bir bu yana gezerek bir şeyler yaptığını fark ettim.

Sabah sabah çatallaşan sesimle ''Ne yapıyorsun?'' diye sordum.

Batuhan'ın gözleri bir an bana kaysa da işine devam etti. ''Gidiyorum ve sen burada kalıyorsun Elif.''

Kaşlarım havaya kalkarken ne demek istediğini tam olarak anlamamıştım. ''Ne?''

Batuhan beline silahsını yerleştirirken kaşlarım çatıldı. ''Sadece burada kızlarla dur ve sakın otelden dışarıya çıkma.''

Ve gitti ama bugün Roma'yı gezecektik. O kadar çok merak ediyordum ki... Şimdi bu da neydi? Beni bir hayvan gibi buraya hapsetmişti. Ben onun kuklası falan değildim.

Telefonumu elime aldım ve Selin'i aramaya başladım. Bu arada ayağa kalkmış ve dolabın önünde kıyafetlerime bakıyordum.  

Sağ elimle telefonu tutarken diğer elimle de elbiseleri eliyordum. ''Efendim Elif?''

Kırmızı bir elibse alıp yatağın üstüne bıraktım. ''Efe de gitti mi?''

Merakla Selin'in cevabını bekliyordum. ''Evet, ne oldu ki?''

Alt dudağımı dişlemeye başladım. ''Pekala, ben sıkıldım da bir şeyler yapalım mı diye soracaktım.''

Selin kıkırdadı. ''Ah, tabi ki. Kızlara ben haber veririm. Zemin katının altında bar varmış. Oraya git. Biz de kızlarla geleceğiz.''

Başımı heyecanla salladım. ''Tamam, görüşürüz.''

Telefonu yatağın üzerine attım. Kırmızı elbiseyi elime aldım ve hazırlanmaya başladım.

Saçlarımı doğal haline bırakıp siyah dolgu topuklu ayakkabılarımı giydiğimde siyah boncuklu bir bilezik takmayı unutmadım.

Kırmızı bir ruj sürüp ve siyah kalem çektim gözlerimin üstüne. Evet, hazırdım.

Odadan çıkıp asansöre bindim. Eksi bir tuşuna basıp beklemeye başladım. Asansör yavaşça hareket ederken heyecanımı bastırmaya çalışıyordum. Batuhan olmadan ilk bara gidişimdi ve bu beni nedense heyecanlanıyordu.

Asansör yavaşlayınca üzerimi son kez düzelttip asansörün kapıları açılınca dışarıya adımımı attım. 

Gürültülü müzikten dolayı bir an yüzümü buruşturmuştum ama keyfimin bozulmasını istemiyordum. Yavaşça bara doğru giderken iri yarı bir koruma bana gülümseyip yol verdi.

İster istemez benim de yüzümde gülümseme oluşmuştu. Heyecanımı bastırmak için derin bir nefes aldım ve bardan içeriye girdim. Yapay ışıklandırmalar barın tam ortasında yoğunlaşmıştı ve aynı yerde dans eden bir çok insan vardı.

Sol tarafımdaki bar kısmına doğru ilerledim. Gözlerim tanıdık birini arıyordu. Meltem'i barın sonunda görünce rahatla nefesimi dışarıya bıraktım.

Oraya doğru yürürken Selin ve Ada'yı da gördüm. Gülüşüp bir şeyler konuşuyorlardı. Onlara her yaklaştığımda kahkahalarını daha net duyuyor ve ne konuştuklarını anlıyordum.

Selin kıkırdamasını bastırırken ''Bence de. Hem öyle olmasa bile... Ah, Elif.'' Beni gördüğünde sesi kesildi.

Gülümsememi korudum. ''Merhaba kızlar. Pınar nerede?''

Ada birasından bir yudum alırken Meltem sorumu yanıtladı. ''On sekiz yaşında olmadığı için gelemedi.''

Birden kendimi kötü hissetmiştim. Kendini dışlanmış hissedecekti. Lanet olsun ki bu duyguyu iyi biliyordum. Okulda arkadaş bulana kadar dışlanırdım. Herkesle kolay kolay arkadaş olamıyordum.

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin