49. Bölüm

698 31 4
                                    

İyi Okumalar...

10 Ay Sonra...

''Hadi Elif! Bu yaz tatili için sabırsızlanıyorum. Alemlere akacağız! Yehu!'' 

Büşra'nın bağırmasıyla gözlermi devirdim ve kırmızı bavulumu çekiştirmeye başladım. LYS ve YGS'ye girmiş ve çıkmıştım. Soruların hiçbirini şuan hatırlayamıyordum ama güzeldi. 

O'nu ve O'nun ismini tam tamına on aydır duymuyordum ve görmüyordum. İlk zamanlar çok zordu. Onu aramamak için yatakta kıvrandığım, telefonuma boş boş baktığım olmuştu ama bu sefer ben suçlu değildim. O hatasını anlayıp aramalıydı ama O'ndan bahsediyoruz. Aramadı. Hiç aramadı! Ben de onu birazcık unutabilmek için bütün dikkatimi derslerime vermiş. Gecemi gündüzüme katmıştım.

İç çektim ve dış kapının önünde beni bekleyen Ulaş ve Büşra'nın yanına geldim. Ulaş bavulumu alıp arabaya koydu.

Büşra benim akrabamdı ama uzaktan. Sanırım babamın kuzeninin kızı. Benden bir yaş küçük olmasına rağmen oldukça iyi anlaşırdık.  Sarıya dönük kumral saçları ve masmavi gözleri vardı. Babamın tarafı renkli gözlüydü ve ben her zaman onları kıskanmıştım bunun için. Zayıf bir kızdı. Benden birkaç santim kısaydı. Özgüveni tam ve eğlenmesini bilen tiplerdendi. Benim aksime.

Ulaş ise beni hiç yalnız bırakmamıştı. Bir abi gibi yanımdaydı ve her zaman bana tavsiyeler verdi. Neşelendirmeye ve O'nu unutmamı çalıştı.

Arabanın ön koltuğuna binerken Büşra'nın neşeli çıkan sesiyle güldüm. ''Bu çok eğlenceli olacak. Ailenin tek başımıza yazlığa gitmemize izin verdiklerine inanamıyorum. Annem sana çok güveniyor olmalı. Vay canına!''

''Şey, teknik olarak Ulaş Abi de sorumluluk. En büyüğümüz o.'' dedim.

Ulaş güldü ve dudak büzerek yüzünü ciddi bir ifadeye sokmaya çalıştı. Bu arada araba hareket etmişti. ''Akşam ondan önce herkes yatakta. İçki ve sigara yok. Erkeklerden -ben hariç- uzak duracaksınız.''

Büşra kaşlarını çattı. ''Ha ha... Çok komiksin ya!''

Ben ikisinin atışmasına gülerken radyoyu açtım. Yabancı bir şarkıda durdum ve Büşra'nın neşeli sesiyle kaşlarım havaya kalktı. ''Bu en güzel yaz tatilimiz olacak!''

Arkama döndüğümde camı açmış ve başını dışarıya çıkardığını gördüm. ''Biz gidiyoruz ezikler! Yehu!''

Gözlerimi devirdim. Ulaş'ın bıyık altı sırıttığını gördüm. ''Tamam, içeri sok kafanı.''

Büşra arkasına dönüp arabayı süren Ulaş'a baktı. ''Sen yoluna ilgilensene be!''

İç çektim ve bütün yol boyunca onların didişmelerini dinleyeceğimi kendime hatırlatarak hazırlandım. Bekle bizi Mecidiye* biz geliyoruz!

...

Araba durduğunda nefesimi dışarıya bıraktım. Nihayet bir günlük yolculuktan sonra gelebilmiştik. Burası benim küçüklüğümün geçtiği yerdi. Bütün yaz tatillerinde neredeyse buraya gelirdik.

Dedemin yazlığı burada bulunuyordu ve neredeyse herkes beni tanırdı. Arabanın camını açtım ve anahtarları Selma Teyze'den alan Ulaş'ı izledim.

Selma Teyze buralıydı. Burada bir çay bahçesi vardı. Bizim yazlığın birkaç adım ötesindeydi. Bir kızı ve bir oğlu vardı. Oğlu benden bir yaş büyüktü sanırım. Kızı da Ulaş ile yaşıttı büyük ihtimalle. Kocası birkaç sene önce trafik kazasından hayatını kaybetmişti. 

Dedem ve babam Selma Teyze'ye güvenirlerdi. Kaç yıllık tanıdık ne de olsa. Bu yüzden anahtarları ona bırakırlardı.

Selma Teyze beni gördüğünde el salladım. ''Nasılsın Selma Teyze?''

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin