Eve girince annemin sesini duymamla birlikte gözlerimi sıkıca yumdum. ''Onu neden aldın ki? Zaten ne gereksiz onu alırsın. Para sıçıyoruz ya.''
Ardından babamın sesini duydum. ''Ne çok konuşuyorsun Nur. Sus biraz. Aldım işte. Sana ne?''
Salonun önünden geçerken ne için bağrıştıklarına göz ucuyla baktım. Yeni bir televizyon mu? Hadi ama baba. Ne gerek vardı şimdi?
Sıkıntılyla nefesimi dışarıya verirken yavaşça odama doğru yürüdüm. Annemin beni görmemesi lazımdı. Yoksa bütün hırsını benden çıkarırdı.
Çantamı yatağımın kenarına koyarken cebimden telefonumu çıkardım. Mesaj gelmeyeceğini bilsem de bir umutla baktım. Yoktu...
Telefonu şarja taktıktan sonra formamı çıkarıp pijamalarımı giydim. Evet... Tam bir asosyaldim işte. Garip falan değil. Annem değişmem için ne kadar baskı uygulasa da değişmeyecektim. Ben buydum.
Bilgisiyarın açılmasını beklerken annemin hala bağırdığını duydum. Bilgisiyar koltuğuna oturup sıkıntıyla nefes aldım. Nefesimi abartılı bir şekilde dışarıya verirken bilgisiyar ekranındaki hoş geldiniz yazısını istemsizce okuyunca yüzümü buruşturdum. Neden böyle bir yazı koymuşlardı ki? Misafirliğe mi gelmiştim?
Annemin dırdırına dayanamayan babam ''Yeter! Sus artık.'' diye bağırdı.
Annem ve babam pek iyi anlaşamazdı. Bence onların evliliği aşk yüzünden de değildi. Bir hevesti ve olmuştu. Tamam, kabul ediyorum. Her evlilikte olurdu kavgalar, tartışmalar ama annemin hiç babama aşkla baktığını görmedim. Babam ise daha şefkatliydi. Hiç değilse bazen anneme sarılıyor gülümsüyordu.
Bence annem babamla evlendiği gibi bana hamile kalmasaydı babamı boşardı ama ne yazık ki ben olmuştum. Beş yıl sonra da kardeşim. İşte bu yüzden ayrılmıyorlar. Bizim için. Birbirlerini seviyorlar ama aşık değiller. Bu belli oluyor.
Bilgisiyarımın ekranındaki manzara resmini görünce gülümsedim.
Facebook'a girdim ve arkadaşlarımdan kimlerin açık olduğuna göz attım. Nicole açıktı. Onunla geçen yıl yaz okulunda tanışmıştık. Gerçekten harika bir kızdı. Biraz tombuldu ama bence çok tatlıydı. Kısa düz ve kahverengi saçlarıyla gözlerinin rengi aynıydı. Benden kısaydı. Tahminimce 1.63'tü.
Hızla Nicole yazının üzerine gelip tıkladım. ''Selam :)'' Yazdıktan sonra gönderdim. Akıcı bir şekilde ingilizce falan bilmiyorum ama o türkçe biliyordu. Yaz okuluna bu yüzden gelmişti.
Birkaç saniye geçtikten sonra küçük kutuda mesajı belirdi. ''Elif! Nasılsın? Ne yapıyorsun? Sensiz hiç eğlenceli olmuyor okul :( ''
Gülümserken başımı iki yana salladım. Nicole çok eğlenceli biriydi. İngiltere de oturuyordu. Her zaman oraya gitmek istemişimdir ama ben daha zar zor şehir dışına çıkarken yurt dışan nasıl çıkardım?
Kutuya tıkladım ve mesajımı yazmaya başladım. ''Sakin ol Nicole :) İyiyim ve şuan oturup seninle konuşuyorum. Okul benim içinde sıkıcı geçiyor. Değişiklik yok. Sen ne yapıyorsun? Özledim seni :)''
Mesajı gönderip yazmasını bekledim. İngiltere ile Türkiye arasında iki saat zaman farkı vardı. Bilgisiyarın sağ alt köşesine bakınca saatin altı olduğunu gördüm. Demek ki Nicole yüzme kursundan daha yeni gelmişti.
Nicole mesajı gönderdiğinde kutum yanıp sönmeye başladı. ''Ben de seni özledim Elif :) Ben de yüzme kursundan yeni geldim. Kursa yeni bir öğrenci geldi. Çok yakışıklıydı Elif! Bütün kızların ağzının suları aktı. Kumral saçları, mavi gözleri vardı. Ah! O mavi gözleri havuzun rengi ile çok uyumluydu Elif :D Kasları desem... Çok iyiydi! :D Her neyse... Ne de olsa o bana bakmaz :(''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KADIN
Подростковая литератураKoruma iç güdüsü yüzünden bir yalan söylemek insanın hayatını ne kadar değiştirebilirdi ki? Hikayenin kapağını hazırlayan @lorderme 'ye çok teşekkür ederim. © Tüm hakları saklıdır.