53. Bölüm

751 30 0
                                    

Herkese merhaba! Yeni bölüm gecikti, farkındayım ve özür dilerim ama son hafta sınavım vardı. Bu yüzden yazamadım. Her neyse. İnşallah beğenirsiniz.

İyi Okumalar...

Küçük yazlığımıza geldiğimde tahta kapıyı ittirip açtım. Büşra bu sırada yuvarlak şeklinde olan masanın karşısında oturuyordu. Kahvaltıyı hazırlamış ve kaşlarını çatıp sigarasını içiyordu.

Gözlerimi devirip adımlarımı ona yönlendirdim. Sigarısından bir nefes çekip bana döndü. Gözleri arkamdaki Ulaş'a kayınca hemen sigarasını masanın üzerinde bulunan küllükte söndürdü.

Ayağa kalktı ve bize doğru hızlı bir şekilde yürüdü. Alt dudağımı ısırdım ve onun sitemlerine hazırladım kendimi. ''Elif! Ah, nihayet. Seni ne kadar merak ettim? Bir not falan bırakabilirdin. Telefonunda burada kalmış. Bu arada Ulaş'ın gelmesine de çok sevindim. Aranızdaki tatsızlık geçmiştir diye umuyorum.''

Burnuma sigara kokusu doldurunca yüzümü buruşturmamaya çalıştım. ''Evet, barıştık. Hiçbir abi kardeşi uzun süre küs kalamaz.''

Ulaş'a döndüğümde gülümsediğini görünce ben de sırıttım. Bembeyaz dişleri gözüküyordu. Güneş yüzüne vurduğu için gözleri maviliğin en açık rengine bürünmüştü.

Dudaklarımı birbirine bastırarak gülümsememi durdurmaya çalıştım. Arkamdaki Büşra'ya dönünce onunda Ulaş'a baktığını gördüm. Salak falan değilim. Büşra'nın Ulaş'la ilgilendiğinin farkındaydım ama hep böyleydi. Büşra için hiçbir erkek kalıcı değildi. Eğlenir, gezer, takılırlar ve sonunda ayrılırlardı. Büşra deli dolu bir kızdı. Ulaş ise her zaman olgun biri olmuştu. Büşra ile zıt karakterlerdi ve açıkçası Ulaş'ın Büşra için geçici olduğundan emindim.

İç çektim ve masaya doğru yürüdüm. Masanın önündeki taburelerden birine oturdum ve masanın ortasında duran peynirden bir dilim alıp ağzıma attım.

Ağzımdaki peyniri çiğnerken gerçekten acıkmış olduğumu fark ettim. Bu sırada Ulaş ve Büşra karşı karşıya oturmuştu. Ulaş tabağına siyah zeytinleri koyarken çekinerek ağzımı açtım. ''Ulaş?''

Sesim mırıltı şeklinde çıkmıştı. Boğazımı temizledim. Ulaş zeytinlerle dolu tabağı yerine bırakırken bana baktı. Tek kaşını kaldırmıştı. Cesaretimi toplamak adına derin bir nefes aldım. ''Şeyler... Hmm... Batuhan'lar ne zaman gelecek?''

Büşra'nın ağzından küçük bir çığlık kaçtı. İçtiği çayı püskürtünce stresle alt dudağımı dişledim. ''Batuhan'lar buraya mı gelecek? Ne? Nasıl? Ne zaman be?''

Ulaş'ın kaşları çatıldı ve yüz kasları kasıldı. Sinirli gözlerini Büşra'ya dikince Büşra bakışlarını kaçırdı. Birkaç saniye sonra Ulaş'ın öfkeden neredeyse kızarmak üzere olan yüzü bana döndü. ''Bilmiyorum Elif. Sanırım öğleden sonra gelecekler.''

Başımı hızla salladım. Hem Batuhan'ı göreceğim diye heyecanlanırken hem de Ulaş ile Batuhan arasında yaşanacak gerginlikten dolayı kalbim hızla atmaya başladı.

Yutkundum ve birkaç dakika önce Büşra'nın önüme koydu çay bardağındaki çayı içtim. Dilim yanmıştı ama bunu önemsemedim. Büşra'nın şaşkınca bana baktığını hissediyordum ve bu kızarmamı sağlıyordu.

Ekmeğimden bir parça kopardım ve üzerine yağ sürdüm. Biraz da tuzladıktan sonra ağzıma attım. Yavaşça yudumumu çiğnerken kapının gıcırdamasını duyunca arkama döndüm. Gelmişlerdi.

Ege en önde girmişti. Yüzünde her zamanki gibi kendini beğenmiş ve neşeli olduğunu belirten gülümseme vardı. Buse ile en son dört ay önce konuştuklarını biliyordum. Sanırım onların ilişkisi de geçiciydi. Birbirlerinden sıkıldıklarını söylemişti Buse. Bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyordum ama Ege'nin ve Buse'nin kişiliğini göz önüne alırsak bu doğru olabilirdi.

GECE KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin